-VARŞOVA-
Batı, günbatımına koşarken, Avrasya güneşi her gün biraz daha parlıyor. Avrasya’nın merkezi Türkiye’dir, ‘kuzey yıldızları’ ise Ukrayna ve Polonya’dır.
Bu ülkelerden Ukrayna, Rusya travmasını arlatmaya çalışıyor.
Batıya meftun politika ve adımları sebebiyle Rusya’nın hışmına uğrayan Ukrayna, “Korkma, arkandayız” diyen Avrupa’dan pek bir hayır görmedi.
Polonya ise “Beni buraya kim itti” diyen AB üyelerinden.
Aslında Polonya AB’ye girmedi, AB; Polonya’yı gözetime aldı. Polonya’dan fersah fersah ilerde olan Türkiye’ye duvarlar ören AB’nin, Polonya’yı; bazı kriterlerini esnetme pahasına niye üyeliğe kabul etti dersiniz?
Çünkü Almanya’nın, Sovyetler Birliği mirasçısı Rusya ile arasında tampon olan Polonya’yı kontrol altına alması gerekiyordu.
Almanya ve Rusya arasında çekiştirilmekten bıkan Polonya ise kendi geleceğini önceleyen yeni bir açılım peşinde.
Türkiye’yi çok seviyorlar.
Geçen yüzyılın başında, Avrupalı dostları(!) Polonya’yı yok etmeye çalışırken Osmanlı sahip çıkmış. Toplantılarda masaya, olmayan Polonya temsilcisi için daima boş bir sandalye bırakmış. Bunu bize Polonyalılar anlatıyor. Merkel’in kulakları çınlasın.
Polonya 2023 partnerimiz
Türkiye için ise Polonya’nın önemi çok büyüktür.
2023 stratejimizde, Türkiye merkezli Avrasya stratejimizin Orta Avrupa ayağını Ukrayna ve Polonya oluşturmaktadır.
Malumunuz Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen hafta Ukrayna’ya çok sayıda bakan, bürokrat ve iş adamı eşliğinde önemli bir ziyaret gerçekleştirdi.
Sıcak bir havada geçen ziyarette 9 önemli anlaşma imzalandı.
Bugün (dün) de AB’nin gözetimli üyesi Polonya’dayız.
Burada da çok sıcak karşılandık. Yine anlaşmalar imzalandı, ortak iş forumunda önemli bağlantılar yapıldı.
Ama Almanya’nın baskılarına rağmen Polonya’nın, Türkiye ile ilişkileri geliştirme iradesi göstermesi çok daha önemlidir.
Sırbistan Türkiye’yi keşfetti
Bitmedi...
Malumunuz Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen hafta, AB üyeliği için tarih bekleyen Sırbistan’ı da ziyaret etti.
Haçlı ittifakın; Bosna’daki müslüman soykırımına uzanan eli olan, Avrupa’nın kışkırtması ile Türkiye’yi “düşman” gören, yoldan geçen gurbetçilere bile eziyet eden Sırbistan.
Oysa, geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaret ettiği ülke sanki başka bir Sırbistan idi.
Cumhurbaşkanı Vucic, Erdoğan’ı karşılamaya bütün kabinesi ile birlikte geldi. “Hiçbir konuğum bu kadar yoğun program yapmadı” dediği gezinin, tamamında Erdoğan’a eşlik etti, övgüler yağdırdı.
Çünkü Almanlar’ın bitmez tükenmez kazığı dışında Avrupa’nın hiçbir hayrını görmeyen Sırbistan, geleceğin Türkiye’de olduğunu görmüştü.
Türkiye de İpek Yolu güzergahındaki Sırbistan ile ilişkileri geliştirme arzusundaydı. Bu aynı zamanda, Boşnak kardeşlerimizin huzuruna katkı demekti.
O camiye gizlice gitmiştik
2009 yılında Cumhurbaşkanı Gül’ün Belgrad gezisine ben de iştirak etmiştim.
O seyahatte, Sırbistan’da bulunan 200 adet Osmanlı eserinden ayakta kalan tek yadigar olan Bayraklı Camii’ne “sessizce” gitmiştim. Cumhurbaşkanı Erdoğan o camiye gitti, namaz kıldı ve Kuran-ı Kerim okudu.
Bizim o gezide gidemediğimiz Yeni Pazar bölgesine geçen hafta Erdoğan, Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic’in eşliğinde gitti ve Erdoğan’ı bağrına basan vatandaşlarını gıptayla izledi.
Bir hafta içinde ziyaret edilen bu üç ülke de Almanya ve Rusya’ya binek taşı olmaktan yorulan, onun için de yeni bir açılım adına Türkiye’nin dostluğuna dört elle sarılan ülkelerdir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğindeki Türkiye, bu temaslarla 2023 hedeflerine hızla ilerlerken Avrupa’nın da Alman hegomonyasından kurtularak sağlıklı bir yapıya kavuşmasına da katkı sağlamaktadır.
Ama karşı taraftan bakıldığında da bu adımların, Almanya’nın sinir uçlarını çok fena etkilediği de bir vakıadır.
Yerli ahmakların dediği gibi, “Bu yönetimin dış politikası iflas etti”yse, Haçlılar neden çıldırıyor?