27. Avrupa Film Ödülleri’ni Pawel Pawlikowski’nin yazıp yönettiği Polonya yapımı “Ida” kazandı. En İyi Avrupa Filmi, Yönetmeni, Senaristi ve Görüntü Yönetmeni dallarının yanı sıra People’s Choice / Halkın Seçimi ödülünü de kazanan “Ida” geçen hafta yabancı film kategorisinde Altın Küre’ye aday gösterildi. Yabancı Dilde En İyi Film dalında Oscar adaylığına da yüksek ihtimal veriliyor. Pawlikowski “Ida” ile bu yıl İstanbul Film Festivali’ne konuk olduğunda onunla yaptığımız söyleşiye Star’da yer verdik. Ondan önce vizyona giren filmi “Gizemli Kadın / La Femme du Veme” üzerine Paris’te yaptığımız söyleşiyi de yayınlamıştık.
Polonyalı yönetmen Pawel Pawlikowski tipik bir ‘Avrupalı’ yönetmen. Kariyerine İngiltere’de başladı ve devam etti. 2000 yılında, İngiltere’ye göçmen olarak gelen Rus kadının oğluyla birlikte bir sahil kasabasındaki yazlık bloklardan devşirme mülteci kampında zorunlu ikametini konu alan “Last Resort / Son Sığınak” adlı ilk uzun metrajlı filmiyle dikkat çekti. Selanik Film Festivali’nde Altın İskender ve FIPRESCI ödüllerinin yanı ısra birçok uluslararası başarı kazandı. İkinci uzun metrajlı filmi, farklı sınıflardan iki genç kızın yaz arkadaşlığı üzerine kurulu “My Summer of Love / Aşk Yazım” ise ülkemizde de vizyona girdi ve Pawlikowski’nin potansiyelini ortaya koydu.
***
Ödülleri “Ida” toplayınca “Kış Uykusu”nun eli boş kaldı. Ama Altın Palmiye’nin üstüne ödül bulunmadığı için üzerinde bile durmaya gerek yok... Avrupa Film Akademisi üyelerinin yaptığı oylama sonucu diğer dallardaki belirlenen ödüller arasında sürpriz yoktu. Marion Cotillard, Dardenne Biraderler’in “İki Gün Bir Gece / Deux Jours, Une Nuit” adlı filminde işten atılmamak için iş arkadaşlarını ikramiyelerinden vazgeçirmeye çalışan, depresyondan yeni çıkmış Sandra rolüyle Avrupalı Kadın Oyuncu ödülünü kazandı. “İki Gün, Bir Gece” ülkemizdeki bütün sonbahar festivallerinin favorisiydi. Timothy Spall ise Mike Leigh’nin imzasını taşıyan “Mr.Turner”daki performansıyla Avrupalı Erkek Oyuncu ödülünü aldı. 19. yüzyıl öncü İngiliz ressamının bütün egzantrik yönlerini ve tutkularını sergileyen, hem cüssesi hem sesiyle fiziksel bir dönüşüm geçirerek canlandırdığı performansıyla Cannes Film Festivali’nde de ödüle değer görülmüştü.
Avrupa sinemasının bir yıl içinde ürettiği ilk filmlerin bir jüri tarafından titizlikle yapılan araştırma sonucu adayları belirlenen Keşif Ödülü / FIPRESCI Ödülü’nü yılın en cüretkar yapımlarından “Plemya” (Kabile) kazandı. Avrupa Film Akademisi üyeleri tamamı işitme ve konuşma engellilerin işaret diliyle çekilen, Myroslav Slaboshpytskiy imzalı, Ukrayna yapımı “Plemya”yı takdir etti.
Hala ekonomik krizin sıkıntısını çekmekte olan yaşlı kıtanın sinemacıları Avrupa Belgeseli dalında, eski banker Rainer Voss’un açıklamalarını temel alan, Marc Bauder imzalı “Master of the Universe” (Evrenin Efendisi) ödüle değer bulundu.
İki yıldır verilmekte olan Avrupa Komedisi dalında İtalyan yapımı politik hiciv “La Mafia Uccide Solo d’Estate” (Mafya Sadece Yazın Öldürür) kazandı. Yönetmen Pierfrancesco Diliberto ödülünü alırken Sicilyalı olmaktan gurur duyduğunu söyleyerek ironisini esirgemedi. İtalyan sineması ikinci büyük ödülünü de Avrupa Canlandırması dalında aldı. Alessandro Rak’ın imzasını taşıyan “l’Arte della Felicita” (Mutluluk Sanatı) tamamen yetişkinler için yapılmış, Miyazaki’den esinlenilmiş çizgileriyle dikkat çeken bir çalışma.
27. EFA gecesinin en önemli bölümü Steve McQueen’e Dünya Sinemasında Avrupa Başarısı Ödülü ve Agnes Varda’ya Yaşam Boyu Başarı Ödülü verilen dakikalardı. Daha ödül almak için sahneye çıkmadan, tören başlamadan önce bütün salon tarafından ayakta alkışlanarak selamlandılar. Ödüllerini alırken de ayakta alkışlandılar. Varda, her bir sözüyle gönül çelerken McQueen alçakgönüllülüğü ve ödülünü Jean Vigo’ya adamasıyla takdir topladı.