Coğrafyamız ve ülkemizi sömürmeye alışmış Avrupalı dostlarımız, zora düşen Deutsch Bank’ı satın alma önerimize pek bir bozulmuşlar. İngiltere’den Almanya’ya, Almanya’dan Çekoslovakya’ya hatta Amerika’daki TV kanallarında haber oldu söylemimiz. Neymiş“...Deutsch Bank Türk bankası olabilir, satarlarsa alabiliriz” diyormuş...
Sevgili dostlar, “Deustch Bank önerimiz” ciddi anlamda ses getirirken, Moody’s eşliğinde “algılama operasyonu” çekip ava çıkanlar, AV OLDULAR! İşin anlayamadığım kısmı da içeriden gelen tepki. Avrupa’ya ezilmeye alışanlar ve artık bunu bir yaşam tarzı sananlar başladılar bağırmaya; alamayız, gücümüz yetmez... YETER, FAZLASIYLA YETER... Siz yeter ki bağırıp, çağırıp, bizi aşağı çekmeyin...
Sevgili dostlar, bu noktada Osmanlı’yı ve Türkiye’yi sömürmeye alışmış Avrupa’nın bu topraklardaki geçmişine bakalım birlikte...
“...1- Avrupa’nın, Osmanlı topraklarına ilk ilgisi 1834 yılında, Hindistan’a ulaşım gayesiyle ortaya çıkar. İngiliz hükümeti Yarbay Rawdon’u Fırat Nehri havzasına Hindistan yolları hakkında inceleme yapmak için gönderir. Rawdon, ulaşımdan çok, zengin yeraltı kaynaklarıyla ilgilenir ve raporunda bahseder. Bunun üzerine İngiliz hükümetinin girişimleri sonucu 29 Aralık 1834 tarihli ferman ile Dicle ve Fırat üzerinde gemi taşımacılığı yapma hakkı İngiliz şirketine verilir...1839’da Osmanlı’ya binbir yalan ve oyun ile Baltalimanı anlaşması imzalatılır...
2 - 1871 yılında Almanlar, Osmanlı topraklarındaki petrol potansiyeliyle ilgili bir rapor hazırlar...
3- Kerkük petrollerinin işletme hakkını alan Neftçi Ailesi, 1870 yılından itibaren çalışmalara başlarken, Rotschild Ailesi Bakü-Batum demiryolunu inşa ederek bölge petrollerini Avrupa pazarlarına ucuza sevk etmeye başlar... Osmanlı’da bunlar olurken İran uyanamaz ve yeraltı kaynaklarının işletme hakkını Baron de Reuter isimli şahsa verir...
4- Osmanlı’da petrolün önemi 1876 yılında 2. Abdülhamit’in tahta çıkmasıyla anlaşılmaya başlanır.
5- Dünya petrol çılgınlığı yaşarken, petrol yatakları üzerinde uzanan ve 1875 yılında mali sıkıntıya düşen Osmanlı İmparatorluğu, 1876 yılında ödemeleri durdurur ve 1881 yılında Düyun-u Umumiye idaresine teslim olur...”
6- Osmanlı’ya 1839’dan itibaren dayatılan batı özentisi daha doğrusu Batı’nın diktiği elbise misali politikalar sonucu, koca bir İmparatorluk 1839-1876 arasında finansal olarak dağılma kıvamına gelir ve 1876-1908 arasında dağılır”...
Sevgili dostlar, yukarıda coğrafyamızı sömüren Avrupa’nın attığı adımların özeti var... Şimdi YENİ BİR TÜRKİYE var ve eski oyunları oynayacağını sanan iç-dış odaklar sadece hava alırlar... Şimdi bizim için Avrupa’da ekonomik olarak ilerleme zamanı. Buradan çağrımı yeniliyorum ve diyorum ki; Türk özel ve Kamu sermayesi, çok yakında “pırasa fiyatına” gelecek iyi AB şirketlerini almak için hazır olmalı...