Avrupa’da epeydir var olan Rusya korkusunun giderek arttığı anlaşılıyor. Örneğin Estonya, Sovyet işgali sırasında uğradığı zararın tazmini için 1,2 milyar Euro talep ediyor. Rusya ise, bunun hiç bir hukuki gerekçeye dayanmadığını ileri sürerek meselenin siyasi boyutuna işaret ediyor.
Hollanda Savunma Bakanı, Rusya ile siber savaş halinde olduklarını ilan ediyor; ardından Hollanda Deniz Kuvvetleri’nden bir general, Arktik bölgesinde tatbikat yapan İngiliz ve Hollanda donanma kuvvetlerini Rus savaş uçak ve gemilerinin tahrik ettiğini söylüyor. Ancak General, İngiliz ve Hollanda askeri kuvvetlerinin neden Arktik bölgesi gibi sorunlu bir alanda askeri tatbikat yaptıklarını açıklamıyor. Diğer bir ifadeyle İngiliz ve Hollandalıların değil, Rusya’nın bir tahrik ortamı yarattığı iddia ediliyor.
NATO’dan yapılan açıklama da yine epeyce üst düzeyden. ABD Avrupa Kuvvetleri ve NATO Müttefik Harekat Komutanı bir orgeneral, Atlantik’i yani NATO bölgesini Rusya’dan korumaya kararlı olduklarını açıklıyor.
Bu arada NATO, Balkanlardaki ilk hava üssünü Arnavutluk’ta kurmaya hazırlanıyor.
Karşılıklı tehditler
NATO’nun Rusya sınırında askeri tatbikatlar yapması, ABD’nin Doğu Avrupa’ya giderek daha fazla silah satması gerilimin tırmanışının işareti. Ayrıca Rusya’nın da boş durmadığı ve NATO üyesi ülkelerin hava sahalarını ihlal eden uçuşları sürdürdüğü söylenmeli.
NATO Norveç’te yeni bir tatbikata hazırlanırken Rusya’nın en keskin seslerinden birisi olan Jirinovski değil Türkiye ve tüm Avrupa, bütün dünya hava sahalarını kapayabilecek S-600 ve S-700 füze sistemlerine sahip olduklarını açıklıyor.
Karşılıklı iddia ve suçlamaların en üst düzey askeri yetkililerce yapılıyor olması oldukça endişe verici. Henüz siyasi liderlerden bu ölçüde sert açıklamaların gelmiyor olması ise, iyi haber sayılabilir.
Bununla birlikte, Trump’ın, mealen, “kimseden çekmedik Avrupa’dan çektiğimiz kadar” dediği bir durum var. Bu, “Rusya tehdidi söz konusuysa kendi güvenliğiniz için savunma harcamalarınızı artırın, ancak bunu yaparken de ABD’den kopmaya çalışmayın” demek.
Kabul etmek gerekir ki, Rusya’nın Avrupa’yı askeri olarak tehdit etmesi, sonuç itibarıyla Trump’ın Avrupa’ya yaptığı baskıları hem haklı hale getiriyor, hem de Avrupa’yı Trump’ın tezlerine daha yakın olmaya zorluyor.
Avrupa’da farklılaşma
Söz konusu askeri gerilimin Avrupa ülkelerinin iç yapılarında da etkileri görülmeye başladı. Örneğin Danimarka’da bir yasa tasarısı var. Tasarı, yabancı istihbarat kuruluşlarına karşı sıkı önlemler içeriyor ve bu önlemlerde dikkatsiz davrananlar suç işlemiş kabul ediliyor. Bu kapsamda, kritik kurumların tuvaletindeki bir ampulün değiştirilmesi sırasında bile dikkatli olmayan yöneticinin suç işlemiş kabul edilmesi mümkün.
Tasarı, siyasi kimliklerin ve seçim sürecindeki kişilerin Rusya yanlısı tutum sergilemelerini de yasaklıyor.
Danimarka’daki örneğin başka ülkelere de emsal oluşturma ihtimali kuvvetli. Avrupa’daki korkunun gerçekten Rusya’nın faaliyetlerinden mi kaynaklandığını, yoksa “yapay” biçimde Trump-Putin zımni anlaşmasının bir tezahürü mü olduğunu bugün için değerlendirmek zor. Bununla birlikte, söz konusu gerilimin günümüzde esas olarak Almanya-Rusya yakınlaşmasına izin vermeyecek bir boyutu olduğu söylenebilir. NATO’ya, ABD’ye ve hatta İngiltere’ye daha yakın ülkelerin daha fazla Rusya karşıtı pozisyon almaları giderek Almanya’nın hareket alanını daraltıyor. Bu da Almanya’yı özellikle ekonomik anlamda “razı olmaya ve tercih yapmaya” zorluyor.