Almanya ve Fransa'nın dışişleri bakanları Şam'da Ahmet Şara'yı ziyaret etti. Bu ziyaret AB'nin başat aktörlerinin Suriye'deki yönetimi meşru gördüklerini gösteriyor. Suriye'de istikrar sürdükçe elbette başka çıkarları gündeme gelecek.
Chatham House'dan Karim Elgendy Şam'daki değişim üzerine hızlıca bir makale yayınladı. Türkiye'nin enerji merkezi olma hedefinin Esad'ın gidişiyle ivme kazandığını vurgulayan yazısı uzun zamandır bu köşede odaklandığımız Doğu Akdeniz Enerji Mimarisini merkeze alıyor. Elgendy, makalesinde Türkiye'nin enerji trafiğindeki jeopolitik potansiyelini ve teknik imkanlarını öne çıkarıyordu. Ancak Ankara, enerji piyasasına jeopolitik gelişmeleri takip ederek daha stratejik bir bakışla yaklaşıyor.
Avrupa, Ukrayna ve Suriye krizlerinin etkisi altında. Her iki ülkedeki kriz mülteci akınına sebep oldu ve Avrupa siyasetinde neredeyse merkez partilerin yerini yabancı karşıtı sağ partiler aldı.
Ukrayna savaşı Rusya-Avrupa arasında stratejik enerji anlaşmalarını da ortadan kaldırdı. Savaş başlamadan önce Kuzey Akım 2 boru hattı hüsranla sonuçlanmıştı. Savaşın ilerleyen günlerinde mevcut hatlardan transferler de durmaya başladı.
1 Ocak itibariyle Rusya-Avrupa arasındaki sevkiyatı Ukrayna durdurma kararı aldı. Transit anlaşmasını yenilemeyen Kiev, Rusya'yı cezalandırdığını söylüyor ancak Avrupa'nın bu gelişmeden daha da zarar ettiğini görmezden gelemeyiz. Sevkiyatın durması Gazprom için 5 Milyar dolara Ukrayna için ise 800 milyon dolara mal oluyor.
Ankara'nın Rusya, Azerbaycan ve İran doğalgazını taşıyan hatları var. Avrupa'ya giden Türk Akımı ve TANAP'ın yanı sıra depolama tesisleri önemli bir alt yapı gücü oluşturuyor. Uzmanlara göre Türkiye mevcut kapasitesini artırdığında Avrupa'nın ihtiyacını karşılayabilecek önemli bir merkez potansiyeline sahip. Ancak Ankara'daki akla göre Türkiye artık transit ülke değil. Türkiye EPİAŞ (Enerji Piyasaları İşletme AŞ) platformu aracılığıyla kendisini gaz, elektrik ve yakın gelecekteki karbon kredileri için bir piyasa yapıcı olarak konumlandırıyor.
Türkiye, transit geçiş merkezi rolünün ötesinde, tam entegre bir enerji piyasası işletiyor. AB sanayisini kaybederken, Türkiye bölgesel enerji arzı ve fiyat güvenliğinin sağlanmasında çok önemli bir rol oynamakta. Modern altyapısı - LNG terminalleri, boru hatları ve depolama tesisleri - sadece "enerji transitini" değil, aynı zamanda bölgesel arz ve talep dinamiklerini şekillendiren güçlü ticaret faaliyetlerini de desteklemekte.
Türkiye'nin enerji piyasalarındaki genişleyen rolünü göz ardı etmek, potansiyelini sadece "transfer gelirlerine" indirgemek doğru değil. Günümüzün enerji ihtiyaçlarında piyasa entegrasyonu, çeşitlendirme ve esneklik enerji güvenliğini tanımlamakta. Türkiye'nin yenilenebilir enerji, karbon ticareti ve yeşil finansman alanlarındaki stratejik yatırımları, onu enerji dönüşümünün ön saflarına yerleştirmekte ve bölge genelinde sürdürülebilir ve güvenli enerji akışını sağlamakta.
Ankara, Rusya-Ukrayna savaşının Avrupa'da yarattığı etkiyi görüyor. Suriye'nin yeniden inşası ile Doğu Akdeniz hidrokarbon yataklarının öne çıktığı bir gerçek. Suriye-KKTC arasındaki saha ve Ankara-Şam arasındaki münhasır ekonomik bölge anlaşması gündemde. Bu gelişmeler Ankara-Brüksel hattında yeni bir dönem başlatabilir. Ankara'nın AB ile ilişkilerinde Suriye bir kaldıraç olabilir mi yakında göreceğiz.
Not: Chatham House'daki makalede "transit ülke" bakışını irdelerken Enerji Bakanlığımızın Brüksel'de danışmanlığını yapan Caner Can'la görüştüm. Bu yazıda satır aralarında vurguladığım Türkiye'nin enerji vizyonunu bana özetledi. Teşekkür ediyorum.
https://www.chathamhouse.org/2024/12/turkeys-energy-hub-ambitions-have-new-momentum-after-assads-fall