Mahmud Ustaosmanoğlu Hazretleri'ni perde arkasına yolcu etmek için Cuma günü Fatih'e geldiğimde mahşerî bir cemaatle karşılaştım. Cenaze namazını, Fatih Camii'ne 1 kilometre mesafedeki Karagümrük'te caddede kılabildim. Namaz sonrası, defnin yapılacağı Edirnekapı'ya doğru arkamı döndüğümde bir o kadar cemaatin de arkamda olduğunu gördüm.
Mesainin olduğu günde ve hanımların iştirak etmediği halde bu mahşerî cemaat bizlere bir şeyler ifade etmeli. Edirnekapı tarafında bir ak sakallı kalabalığa yaşlı gözlerle bakıp bakıp "Elhamdulillah, biz bitmemişiz" diyordu.
Bitmedik tabi!
Karşı tarafın propagandasına kendimizi öylesine kaptırmışız ki, bu toprakların gerçek sahipleri olan bizler kendimizi azınlık olarak görmeye başladık. Ortaya atıyorlar bir sakız, bizler de araştırıp etmeden o sakızı çiğneyip duruyoruz. Birkaç sene önce "Gençler Deist oluyor" diye lakırdı çıktı. Bizden bildiğimiz medya bir feveranla buna inandı ve köpürte köpürte duyurmadık kimse bırakmadı. Bu sakızı ortaya atanlar maksatlarına ulaşmış oldu. Deizmin ne olduğunu bilmeyen gençler arasında bu rüzgara kapılanlar kendilerini Deist olarak tanımlamaya başladı. Konuştuğum çoğu genç aslında ne Deist ne de başka bir şeydi. Sadece ve sadece estirilen rüzgârdan etkilenmiş, kendilerine bir kimlik arayan kişilerdi.
Gençlerimiz, söylediğiyle yaptığı arasında çelişki olmayan birilerini arıyorlar. Cuma günkü mahşerî cemaatin içinde gençlerin ağırlıkta olmasını en çok da buna bağlıyorum. Efendi Hazretleri'nin yaklaşık bir asırlık hayatında söyledikleriyle yaptığı arasında bir çelişki, birbirini tekzip eden en ufak bir hal olmaması onlara tesir ediyor. Cenaze namazı sonrası konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bu hususu vurguladı: "Hoca Efendi Hazretleri'nin şarktan garba uzayan bir mücadele ve bu mücadelede de farz, sünnet bunlardan asla zerre kadar tavizinin olmadığını biliyoruz."
Evet, Efendi Hazretleri Allah'ın dinini tavizsiz yaşadı ve Allah (celle celalühu) da onu yer ehline de gök ehline de sevdirdi. Bütün sır burada. Ne diyordu Üstad Necip Fazıl Kısakürek, "Bir sır ki aşikâre". Sır aşikâr ama görmek de nasip işi. Üstad şiirinin devamında da "Avcı yenik şikâre" diyor. Yani avcı avına yenik.
İşte avına yenik olanlar Cuma günkü mahşerî cemaati, milyonlarca insanı cenazesine toplayabilen Mahmud Ustaosmanoğlu Hazretleri'ni anlayamazlar. Hasetlikten dilleri lâl olur, gözleri kör. Mahmud Ustaosmanoğlu Hazretleri, gerek laiklik adına gerek İslâm adına bizlere giydirilmek istenen ithal gömlekleri yırtıp atmıştır. Şablonları yıkmıştır. Kimilerinin görmezlikten gelmelerinin sebebi de budur. Kimileri de yarım ağız "Allah rahmet eylesin" der, kimileri de güya onu anlatıyormuş gibi yapıp kendini över.
Mahmud Ustaosmanoğlu bu dünyadayken hiçbir menfaat beklemeden milyonlara Allah'ı anlattı, Cuma günü de milyonlar onu Allah'a uğurladı!