Üstüme vazifeymiş gibi, “Başbakan neden tutanağı sızdıran kaynağı bu kadar önemsiyor, neden ‘Siz söylemezseniz, biz açıklayacağız’ tehdidini savuruyor?” sorusunu bana soruyorlar...
‘Atlatma haber’, adı üstünde, atlatmadır, gazeteci kaynak açıklamaz... Öyle değil mi?
Gazetecilik dizilerinde karşınıza çıkan ‘atlatma haber’ olaylarına fazla kaptırmayın kendinizi; dünyayı sarsacak önemde atlatmalar öyle her gün yaşanmaz bizim meslekte... Her haberci hayatı boyunca bir hadi bilemediniz iki önemli olayı ilk veren olmuşsa kendisini şanslı sayabilir.
Mesleğin en kıdemlilerinden Kenan Akın’ın büyük zahmetlere katlanarak 25 yıldan beri aksatmadan çıkardığı ‘Babıali Magazin’ dergisinin yeni sayısında, son zamanlarda kaybettiğimiz meslektaşlarla ilgili değişik kalemlerin anlatımıyla anılar var... Zafer Atay sözgelimi, yıllar boyu birlikte haber peşinde koştuğu Mehmet Ali Birand’ı anarken, onun ‘atlattığı’ bir olayı hatırlamış...
Okuyalım: “Rahmetli Ecevit’in Kıbrıs barış harekâtından sonra yaptığı ilk ABD gezisi tam bir kâbustu. (..) Rahmetli Washington’dan önce Brüksel’e uğramıştı. Bir grup arkadaşımız başbakanı orada izliyordu. Biz Brüksel’e uğramadan doğrudan Washington’a uçmuştuk. Birden Milliyet’te Birand’ın imzasıyla bomba patladı: ‘Denktaş Makarios ile buluşacak’... Hepimizi atlatmıştı. Genel yayın yönetmenimiz Güneri Cıvaoğlu bizi aramış ve kibarca ‘Zafer Bey... Dakika 1, gol 1’ diyerek fırçasını atmıştı.”
Denktaş-Makarios görüşmesini ilk vermek... İşte size bir ‘atlatma’ haber...
Bob Woodward bütün dünya habercilerinin ismini imrenerek andığı bir Amerikalı gazetecidir. İmrenilmesinin sebebi, Richard Nixon adlı ABD başkanının sonunu getiren ‘Watergate Skandalı’nı derinleştiren haberlere imza atmış iki gazeteciden biri olmasıdır. İkinci kez yeniden seçilmiş güçlü bir başkan, yaptığı yanlışlığı ilmek ilmek birbirine bağladıkları ‘atlatma’ haberlerle gündemde tutan Woodward ve arkadaşı yüzünden koltuğunu kaybetti.
“Woow” demezsiniz de ne dersiniz?
40 yıl boyunca kendilerine ‘atlatma’ haberleri veren kaynağın kimliğini gizli tuttu Bob Woodward ve arkadaşı Carl Berstein... ‘Kaynak’ tam öleceğine yakın, Vanity Fair dergisine, “Onların haberlerinde kullandıkları bilgi ve belgeleri sağlayan ‘gizli kaynak’ bendim” deyiverdi...
Mark Felt adlı biriydi kaynak... Amerikan dahili haberalma örgütü FBI’ın iki numaralı koltuğunda oturuyordu. Görevleri arasına, Woodward-Berstein ikilisini belge ve bilgilerle besleyen kaynağı ortaya çıkarmak da giriyordu. Adam kaynağı belirlemek bir yana, Başkan Nixon’u devirecek yeni malzemeler sağlayıp durmuş iki gazeteciye...
Eğer Nixon sonunu getirecek haberleri ‘sızdıran’ kaynağı en başta tespit edebilseydi, alacağı tedbirlerle kötü âkıbetinden kurtulabilirdi...
Acaba Tayyip Bey bu olayı bildiği için mi kaynağın peşinde?
Bob Woodward, Watergate olayından tam 40 yıl sonra siyasi bir skandala imza attı...
Obama şu sıralar kemer sıkma politikalarını Kongre’ye kabul ettirme derdinde. Her türlü ikna yöntemini deneyerek istediği türden bir paketi yasalaştırmaya çabalıyor. Woodward, Washington Post’ta, “Başkan kurallarla oynayarak sistemi zorluyor” anlamına gelen suçlayıcı bir yazı yayımladı. Yazısının ardından Beyaz Saray’dan bir yetkilinin kendisine gönderdiği maddi yanlışlarına işaret eden bir açıklamaya, “Beyaz Saray beni tehdit etti, ben böyle şeylere pabuç bırakmam” tepkisini verdi.
‘Tehdit’ ha!!!
‘Skandal’ dememin sebebi, açıklama yapan yetkilinin ne kadar zorlarsanız zorlayın asla ‘tehdit’ denilmeyecek bir üslubu bulunması... Hatalarını sıralarken, eğer dikkat etmez ve aynı hataları tekrarlarsa, sonradan ‘pişmanlık duyacağını’ Woodward’a bildirmiş... Bu kadar...
Konu kamuoyunun dikkatine girdikten sonra koskoca Bob Woodward’la herkes alay etmeye başladı, iyi mi?
Yoksa ‘koskoca’ dediğim gazetecinin Watergate’ten sonraki 40 yıl boyunca başka hangi ‘atlatma’ haberlere imza attığını merak mı ettiniz?
Ortağı Bernstein tehlikeyi görüp başka alanlara kaymıştı, Woodward ise...
En iyisi burada keseyim.