Radyolar ya Türkçe ya da yabancı dilde müzik yayını yaparlar, ikisini bir arada yapmazlar zira dinleyicileri farklıdır. Benzer bir durum televizyon seyircisi için de geçerli. Belirli ve yoğun bir grup bir seyirci için televizyon demek dizi demektir. Birinin özetini diğerinin yeni bölümünü seyrederek aynı gün yayınlanan iki diziyi de takip edebilirler. Çok küçük ama reklamverenin sevdiği bir başka grup izleyici sadece yabancı dizileri takip eder, 40 dakikalık bölümleri kaçırmaz. Bu kulvarda, CNBC-e, tanıtım ve reklam olarak Dizimax ve Fox Life’ın önünde görülebilir ama içerik açısından her iki kanalda gayet iyi. Yayın standartı olan bir diğer kanal Flash Tv, konseptinden asla taviz vermiyor. Bir de melez yayın akışı olan kanallar var ki pastanın en büyük dilimlerini onlar alıyor. Bu kanallar prime time yayınında bir ya da iki dizi ardından da haber-tartışma ya da yarışma programıyla devam ediyorlar. Fox Tv bugüne kadar, sabah haberleri, ana haber bülteni ve dizileriyle reyting tablosunda tırmanmış bir kanal oldu. Israrla bu seriye yarışma programlarını da sokmak istiyorlar. Geçen sezon Var mısın Yok musun’u transfer ettiler bu sezon da Canlı Para’yı ekiplerine kattılar. Canlı Para fena bir yarışma değil ama geçen sezon kalp atışı fonunu o kadar uzatmasalar çok daha iyi yerde olacaklardı.
Her neyse Fox Tv bu adımları belki AB grubu seyirci sayısını yükseltmek için atıyor ama aynı zamanda dizi seyircisini de riske atıyor. Atılan taş, ürkütülen kurbağaya değer mi sorusuna herhalde sezon başladığında yanıt bulacağız...
İyi haber kötü kadraj
TRT 1’in haber bülteni bu sıralar hoşuma gidenler arasında. Önceki gün 13.00 bültenlerini seyrettim, Sedir Adası kumlarından, Bolivya’daki dev pastaya kadar çeşitli bir bülten hazırlamışlardı. Ancak stüdyo kısmı biraz kafamı kurcaladı. Sanki bir kadraj sorunu vardı ve spiker fazlasıyla solda duruyordu. Bunun sebebi arkadaki ekranları kullanmaksa, ışık zaten buna engel oluyor. Doğrusu kafam karıştı...