Atalarımız doğru söylemiş “Ateş düştüğü yeri yakar”Ama terör öyle değil işte...
Erzurum’da görevli bir polis memuru intihar etti önceki gün.
Ankara’da yaşayan nişanlısının ailesi, “terör var” gerekçesiyle kızını vermekten vazgeçtiği için...
Kızın babasına sorsan “ben de evladımı korumak için böyle bir karar aldım, genç yaşta dul kalma riski vardı” der. Bu köşede defalarca yazdım.
Terör için öldürdüğü insanlar hedef değil araçtır.
Terör aslında tüm ülkenin huzurunu hedef alır, dehşet ve ümitsizlik duygusuna kapılmasını hedefler.
Yaşadığımız olay, tam da terörün istediği duygusal çizgiye çekilmiş bir ailenin aldığı kararın sonucudur. Gerçek bu kadar basit ve yalın işte...
***
Bayram günü yazacak başka şey yok mu diyenler çıkabilir, belki haklıdırlar da...
Ama diğer yandan intihar eden polis memurunun ailesini düşünüyorum.
Resmi kayıtlara intihar olarak geçen bir olayda tetiği çeken değil ama çektiren yine terör.
Peki bayram günü medya olarak neresinde duracağız terörün?
Ruh ve kafa hali karışık çoğu kimsenin...
PKK’ya duyduğu öfkeyi Kürt kökenli vatandaşlara yöneltip PKK’nın ekmeğine yağ sürenlere karşı medya doğru yerde duruyor da ya sonrası... İşte orada mesele dallanıp budaklanıyor...
En anlamsız olan tavrı yazayım, siyasi nefreti ya da tuttuğu partinin seçimlerden iktidar çıkamaması nedeniyle PKK’nın yarattığı terörü mazur görebilenler var.
Siyasette fikirler, hedefler, yöntemler yarışır ya, silah sesini duymazdan gelmek nasıl bir duygusal esarettir acaba?
Hoş bir başka duygusal esaret daha var...
Türkiye 90’lı yıllarda PKK terörüyle mücadelede yer yer hukuk devleti olma gerekliliklerini zorlamıştı.
Şimdi aynı tarz mücadele çağrısı yapanlar da aslında PKK’nın ekmeğine yağ sürüyorlar.
***
Daha vahimini de yazayım bitirirken... Türk medyasının büyük çoğunluğu bölgeyi sabah ilk uçakla gidip akşam son uçakla dönecek kadar bilir.
İki taksici muhabbeti, kaburga yerken bir-iki vatandaşla sohbet, il ileri gelenleri ve yerel muhabirlerin anlattıkları...
Bir de Diyarbakır’dan yapılan programlar var... yayın saatine kadar otelde ya da en fazla ofis bölgesinde bir tur at sonra tüm bölgeyi dolaşmış gibi çık yayında anlat...
Bilmek için anlamak, anlamak için de bilmek gerekir...
Oysa 1984’ten beri süren bir sorunun geçirdiği evreleri, 90’lı yılların hatalarını sonradan demokratik sistemde yaşanan iyileşmeleri bilmeden yorumlar yapmak acaba ne kadar doğru bir yöntem?
Bugün bayram...
Neşe doluyor insan tadında bir yazı yazamadım kusura bakmayın...