Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bugün ölüm yıldönümü..
Saygıyla, sevgiyle, şükranla, minnetle, rahmetle anıyoruz..
Tarihsel süreç içerisinde Atatürk’ü, ‘Atatürkçülük’ adı altında sömürenler oldu..
Bunu kendi politik varlıkları için kullananlar, güç devşirerek nüfuz sağlayanlar.. Tekeline alıp herkesi dışlayan ve Atatürk sevgisini putlaştıranlar, o ürettikleri puta tapmayanı düşman ilan edenler oldu..
24 saat kesintisiz, durmadan ‘kamplaştırıyorsunuz, bölüyorsunuz, ayrıştırıyorsunuz’ diyerek kamplaştırdılar, böldüler, ayrıştırdılar insanları..
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, aziz hatırasını her fırsatta sömürdüler..
“B*kunda boğul Türkiye’ diyerek Aziz Atatürk’ün en önemli mirasına küfreden bir müptezel, bir şarlatan, göğsünde Atatürk baskılı tişörtle çıktı kameralar karşısına... Patronu tarafından ticari nedenlerle işten çıkarılan sunucu Anıtkabir önünde poz vererek yaptı protestosunu.. Kim, neye itiraz ederse, sanki Atatürk’e itiraz ediyormuş gibi sundu bir kesim 90 yıldır.. Öyle bir iklim kuruldu ki, bir şeyleri eleştirmek, sanki Atatürk’ün dokunulmazlığını sarsmak gibi algılandı.. Ve bunu kim yaptı biliyor musunuz?.. Vefat ettiği anda paralardan resmini söküp atanlar, bulvarların, stadyumların parkların ismini değiştirenler, Atatürk büstünü kaldırıp kendi büstleriyle memleketi donatanlar yaptı bunu.. Hatıraysa mesele, en başta kendileri sahip çıkmadı hatırasına Atatürk’ün.. Sadece laf ettiler bol bol.. Hatta öyle zamanlar oldu ki, ‘laf’ bile edemediler.. Hatırlayın.. Erdoğan “Misak-ı Milli” dedi.. Yıktı ortalığı.. Atatürk’ün mirasına sahip çıkıyoruz diyenler, tek kelime edebildiler mi?.. Niye? Çünkü emperyalizme karşı ulusal kurtuluş mücadelesi vermiş Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi, emperyalistlerin taşeronu haline geldi de ondan.. Erdoğan ABD’ye, Avrupa’ya meydan okurken, küresel emperyalizmin ağa babalarına ‘one minute’ çekerken, Atatürk’ün partisi Erdoğan’a ateş püskürüyordu..
Görmüyor muyuz sanki?..
‘Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan’ diye marş söylediler, memlekete bir çivi çakmadılar.. Londra’dan Çin’e demir ağları da, Recep Tayyip Erdoğan ördü.. Denizin altından trenleri de Recep Tayyip Erdoğan geçirdi.. Atatürk’ün mirasına hamasi nutuklarla havanda dövülen sularla sahip çıktıklarını zannettiler.. Oysa bir yandan, tam da vasiyetinde olduğu gibi bir medeniyet inşa edildi burada.. Mekânın cennet olsun, huzur içinde yat Atatürk.. Memleket emin ellerde..
Türk Hava Yolları yüksekten uçuyor
Türk Hava Yolları Genel Müdürü Bilal Ekşi açıkladı..
Türk Hava Yolları, 2017 yılının üçüncü çeyreğinde, 939 milyon ABD Doları esas faaliyet kârı ile tarihinin en yüksek 3. çeyrek kârını yapmış.. Yani, şirketin brüt satış kârı veya zararı ile faaliyet giderleri arasındaki fark, 1 milyar dolara yaklaşmış.. THY, özellikle PostFetö döneminde, sistematik olarak zarar vermeye çalıştıkları kurumların başında geliyordu.. Şimdi çıkan tabloya baktığımızda, nereye el attılarsa duvara tosladıklarını görüyoruz.. Sayın Ekşi’nin de dediği gibi; “Türk Hava Yolları yüksekten uçuyor.”
Galata’dan uçmak dediğiniz bu mudur?
Sporcu Cengiz Koçak, Galata Kulesi’nden atladı..
Atlayışını tamamlar tamamlamaz da Hezârfen Ahmet Çelebi’nin hatırasını selamladı..
Zaten haftalardır‘….Galata Kulesi 400 yıl sonra yeniden…’ falan türü haberlerle bir beklenti oluşturmuştu medya..
Arkadaş, bir hatırlayalım..
Hezârfen, 1632 yılında Galata Kulesi'nden kuş kanatlarına benzer bir ekipmanla kendini boşluğa bırakıp uçarak, İstanbul Boğazı'nı geçmiş, 3.558 metre ötede Üsküdar'da Doğancılar'a inmişti..
Cengiz Koçak ise ‘Kuledibi’ne bıraktı kendini..
Bu sporlarla ilgilenen arkadaşlar, kısa mesafede paraşüt açarak atlamanın zor olduğundan söz etti.. Bilenlere göre dünkü bu deneme tam anlamıyla bir rekormuş..
Evet de yükseltilen beklenti o değildi ki..
Bravo, güzel bir iş yaptı arkadaş.. Ama Hezârfen değil..
Yani çok hızlı bisiklet kullanan birinin LebRon James’e selam yollaması gibi bir şey oldu bu..