Söylenmemesi gereken bazı sözler, yapılmaması gereken bazı hareketler, sergilenmemesi gereken bazı tavırlar vardır...
Bugünlerde yapılmaması gereken şeylerden birisi topluma yansıdı.
Belki de büyük tepki göreceği bilindiği için kasıtlı yapıldı...
Olayların perde arkasını görmek, madalyonun diğer yüzünü okuyabilmek çok önemlidir. Aksi takdirde vahim sonuçlarla karşılaşılabilir!
Nitekim olaylar ısrarla oraya götürülmeye çalışılıyor.
Sanki yeni bir Gezi olayının fitili yakılmaya çalışılıyor.
"Boş yapma Abdülhamid" diye pankart açtıranla Mustafa Kemal'in fotoğrafına yönelik hareketi yaptıranın aynı merkez olduğu kanaati bir bende oluşmamıştır herhalde?
Bir tarafta laik Atatürkçü ve dinin buyurduğu sınırların dışında bir yaşam tarzı olan LGBT'li bir voleybolcu, diğer tarafta dinin anlatıldığı ve dine hizmet edeceklerin yetiştirildiği bir okulun öğrencisi.
Hatırlayın lütfen; eşcinsel sapkınlar toplumun sinir uçlarına dokunmak amacıyla 17 yaşlarındaki üç LGBT'li öğrenciye provokatif bir eylem yaptırmıştı. Mustafa Kemal'i Kâbe üstünde otururken montajladıkları fotoğrafla çirkinliklerini ve ahlaksızlıklarını göstermişlerdi. Haklarında soruşturma açılmasıyla kalmışlardı.
Dikkatli olmak, uyanık olmak gerekir.
Gelelim günümüzdeki vahim olaya...
Yapılan bu çirkin davranışın savunulacak, sahiplenilecek bir tarafı yoktur. Olamaz da. Cahilliktir. Edep, adap, ahlak problemidir.
Parmak sallamak maksadıyla, sözüm ona uyarı mahiyetinde bir mektup yazan malum şarkıcının başlığından mülhem biz de bu delikanlıya nasihatte bulunalım: Atatürk'e hiçbir şey olmaz çocuk! Onu sevmek zorunda değilsin. Ancak onların sevdiklerine saygısızlık yapma ki onlar da senin sevdiklerine saldırmasınlar.
Müslüman her şeyden önce haddini bilmelidir. Sınırları olmalıdır. Yoksa bizim diğerlerinden ne farkımız kalır ki...
Atatürk'ün yaptıklarını bu milletin her bir ferdi, kendilerinde dokunduğu yerler üzerinden hafızalarına kazımışlardır. Bu yaptığınla Atatürk, değerli olduğu gözlerdeki değerinden kaybeder zannetme. Rahmetli Erbakan, Anıtkabir defterine ne yazmıştı: "Bu millet senin yaptıklarını asla unutmayacaktır".
"Ben özgürüm, istediğimi istediğim şekilde yaparım." demek, şikâyetçi olduğumuz kesimin zihniyetini kopyalamak demektir.
Hele ki böylesine hassas bir konuda kutsal kitabımızın apaçık bir uyarısı varken:
"Allah'tan başkasına tapanlara kötü söz söylemeyin; sonra onlar da bilmeden, taşkınlık yaparak Allah hakkında kötü sözler söylerler. Böylece biz her ümmete kendi işlerini çekici gösterdik. Sonunda dönüşleri rablerinedir. Artık o, ne yaptıklarını kendilerine bildirecektir."
Efendimizin (sav), Ebu Cehil gibi birisinin ölüsünün arkasından kötü söz söylenmemesi ve bunun ancak yaşayanlara zarar vereceği yönündeki ikazı varken bu yapılanı tasvip etmek, anlayışla karşılamak mümkün değil.
Arkasında kesinlikle bir komplo olduğunu düşündüğümüz bu densizliğin vereceği zararlar noktasında dikkatli olmalıyız.
Öyle inanıyoruz ki devletimiz bir an önce bu olayın arkasındaki şer güçleri ortaya çıkaracaktır.
Bir çift sözümüz de daha birkaç ay önce benzer bir durumda "dut yemiş bülbül" misali sesini çıkarmayıp bugünlerde güya aslan kesilen Atatürk sevicilerine...
Atatürk sevgisi üzerine mektuplar yazan, tweetler atan sözüm ona sanatçılar..!
Birkaç ay önce anlaşmalı olduğunuz Disney, hayranı olduğunuz, sevdiğiniz insana saygısızlık yaparken neredeydiniz?
Yediğiniz paralar mı boğazınıza tıkanmıştı da sesiniz çıkmadı?
O paralarla yiyip içtiklerinizden dolayı bir köşede sızıp kalmış mıydınız da sizi ortalıkta göremedik?
Sahi siz Kâbe'ye yapılan saygısızlıkta neden sustunuz?
Hayranı olduğunuz Batı'nın kutsal kitabımıza yönelik yaptığı çirkinlikler karşısında neden meydanda değildiniz?
Anadolu lisesinde 17 yaşlarındaki bir öğrencinin vicdanları yaralayacak şekilde, ahlaksızca kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'e tekme atarak tavanda sektirmesi ve diğer öğrencilerin kahkaha atarak eğlenmeleri esnasında zevkten dört köşe olduğunuz için mi duyar kasamadınız? Bu elim olay da soruşturma aşamasında kaldı ve unutuldu.
Hadi diyelim bu sorduklarımız dinle alakalı. Sizin dinle zaten işiniz olmaz. Zira Müslüman, değerlerine sahip çıkar, hassasiyet gösterir. Anladık sizin Müslümanlıkla alakanız yok.
Peki, vatandaşı olduğunuz ülkenin milli değerleriyle de mi alakanız yok ki Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü'nün İstiklal Marşı'nın sözlerini değiştirerek, 17 yaşlarındaki LGBT'li öğrencilere yaptırdığı ahlaksızlığa ve soysuzluğa duyarlı davranmadınız?
Asıl sağduyulu olma zamanı şimdidir diyeceğiz lakin sizin derdiniz ne sağduyulu olmak ne de sevdiğiniz insana saygı göstermektir.
Şimdi boşuna ucuz kahramanlığa soyunmayın.
Ortalığı daha fazla gereksiz yere velveleye vermeyin.
Sizin derdiniz buradan da üç beş kuruş nemalanmak.
Eğer millete bir iyilik yapmak istiyorsanız lütfen Disney'in paralı kollarına geri dönünüz ve sesinizi çıkarmayınız.
Sizi en iyi Disney'in yeşillikleri sakinleştirir.