Yokluklar, kuyruklar ve kesintilerle hatırladığımız iktidardaki CHP dönemlerini şimdi muhalefette farklı versiyonuyla yaşıyoruz.
Vizyon yokluğu, çapsızlar kuyruğu, üslup arızası gibi...
Suriye’deki gelişmeler ve bağlantılı olarak Şemdinli eksenindeki PKK eylemi, ana muhalefetin ne kadar çapsız ve vizyonsuz olduğunu bir kez daha gösterdi. Dışişleri Bakanı için “gelmiş geçmiş en çapsız dışişleri bakanı” diyen CHP lideri, her sabah evden çıkarken aynaya baksa Atatürk’ün koltuğuna oturanlar arasında en çapsız genel başkanın kim olduğunu daha iyi fark ederdi.
Malum çap, çember üzerindeki iki noktayı birleştiren ve merkezden geçen kiriştir. Siz merkeze Baas rejimi ve PKK’yı yerleştirirseniz, birleştirdiğiniz iki nokta çapınızı ortaya koyar.
Nihayetinde Suriye Başbakanı Riyad Hicab bile “artık zulmün karşısındayım” diyerek Esad’ı terk etti, Kılıçdaroğlu sadakatinden ödün vermiyor.
Esad sağ kalır da Hicab’ın daha görev yaptığı Lazkiye’ye Kılıçdaroğlu’nu vali atar mı bilmem, ama Türkiye’de vali bile olamayacağı aşikar.
Esad rejimi cezaevlerindeki PKK’lıları salarken, ağır silahları boca ederken, PKK Şemdinli ve çevresinde fiili durum yaratmaya çalışırken, bizim ana muhalefet adeta onların değirmenine su taşıyor.
CHP Sözcüsü Haluk Koç kalkmış “parlamento tatilde, olağanüstü toplansın” diyor. Zaten PKK da “olağanüstü hava” oluşturmak istiyor.
CHP’li Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker de son bir ayda 115 PKK’lının öldürülmesine şöyle tepki göstermiş: “Bunların ailesi var, 10’ar kişiden sayarsanız bin tane. Devlet bin tane düşman kazandı.”
“Tane” sözcüğüne takılıp kalmayacağım. Bir taraftan Şemdinli’de olağanüstü gelişmeler yaşandığını belirtip mecliste tartışma açılmasını isterken, diğer taraftan öldürülen PKK’lılara “ağıt” yakmak nasıl bir duygudur, izaha muhtaç doğrusu.
Sormak lazım Şeker’e...
Güvenlik güçleri ne yapsaydı? Yüzlerce terörist ağır silahlarla sınıra dayanıp Şemdinli’de karakola veya bir kamu binasına PKK bezini asmaya çalışırken, onlara Gaziantep baklavası mı ikram etseydi?
Kusura bakmayın teröriste baklava ikramı olmazdı, olmadı ama görüyorum ki CHP, PKK’ya Ramazan Bayramı öncesi “Şeker” ikram etmiş!
PKK’nın omzundan ateş
Her şey açık, ortada...
PKK uzunca süredir karakollara “vur kaç “ eylemi düzenliyordu, şimdi cephe mücadelesine dönüştürmüş vaziyette.
Bu durum, Türkiye’nin zafiyetinden kaynaklanmıyor. PKK’nın yeni stratejisi bu... İstatistiklerdeki “ölü” hanesinde rakam ne kadar büyük olursa, Türk-Kürt çatışmasını körüklemenin, halka galeyana getirmenin, nihayetinde “Arap Baharı” örneğindeki gibi ülkeyi bölmenin hesabını yapıyor.
Bu analizi yapmak için uzman olmaya gerek yok, eğitim düzeyiniz ne olursa olsun beyniniz kirada değilse yaşananları çıplak gözle fark edersiniz.
Esad, tutunamayınca destekçileriyle birlikte bölgeyi yangın yerine çevirmek istiyor. Bu çerçevede silah, eleman, hastane hizmeti gibi her türlü desteği veriyor. Aslında bunda şaşıracak bir durum yok.
Zira Türkiye de muhalifleri destekliyor, insan haklarına saygılı demokratik yeni bir rejimin kurulmasını arzu ediyor.
Burada şaşılacak olan, Türkiye’yi bölmeye yönelik bu girişimler karşısında cumhuriyeti kurmakla övünen kadroların yalpalayan halidir.
Daha açık söyleyeyim, önce Esad ardından PKK’nın omzundan AK Parti’ye ateş açmaları, PKK’ya ait silahların gölgesinde iktidar düşüne yatmalarıdır. Adeta şehit haberlerini okurken şarkı söyleyen NTV muhabiri gibi yaşanan acılar karşısında sol eller havada enternasyonal marşını okuyorlar.
27 Mayıs askeri darbesinden bu yana cuntanın bastonu olup tankların palet sesleriyle iktidar koşusuna yeltendikleri yılları unutmadık, dağarcığımızda hala canlıdır, ama bölücü terör örgütünden medet umacak kadar zembereklerinin boşalacağına ihtimal vermezdik!
Demek ki sadece tabelaya “halk” sözcüğünü yazıp silahla iktidar kurmaya alışınca, sandık “öcü” gibi geliyor onlara.
Silivri’den meclise neden tünel kazmak istediklerini şimdi daha iyi anlıyoruz! Meğer Ergenekon’a üye olmak isteyip Silivri’den cumhurbaşkanı çıkarma niyeti boşuna değilmiş!
Hulki Cevizoğlu’ndan istirham ediyorum, bir rüyaya yatsa görür müydü? Acaba Atatürk yaşasa Kemal ismini değiştirir miydi?