Bazı ürünlerde at etine rastlanması bir skandal olabilir. Buna reaksiyon göstermek en doğal hakkımız. Fakat verdiğimiz tepkiler atları incitecek ölçüde olmamalı.
Avrupa son bir haftadır bazı yiyeceklerde rastlanan at etinin şokunu yaşıyor. Her ne kadar Türkiye’de böyle bir vakaya rastlanmasa da bir Avrupa ülkesi olarak onlar şoka girince biz de şoka girmiş sayıldık. Bakkalda, fırında falan “Olmaz böyle rezalet! Sağlımızla oynuyorlar!” gibi serzenişlerle çağdaş bir Avrupalı gibi davrananlar gördüm. Hoşuma gitti.
Bazı ürünlerde at etine rastlanması bir skandal olabilir. Buna reaksiyon göstermek en doğal hakkımız. Fakat verdiğimiz tepkiler atları incitecek ölçüde olmamalı. Bir at açısından kesilmek yeterince nahoş bir hadiseyken bir de etini aşağıladığınız zaman hayvanın şahs-ı manevisi zarar görüyor.
Bir görüşe göre bu skandal, Romanya’da faytonların kaldırılmasıyla emekliye sevk edilen binlerce atın kesilerek değerlendirilmesi sonucunda ortaya çıktı. Bu başlı başına bir trajedi zaten. Düşünün ki yıllar boyu çalışıp didinmişsiniz, emekliliğinizi alıp hayatın tadını çıkaracağım derken hop kesiyorlar sizi. Gerçekten üzücü.
Bu yazıda atların biz insanlara sağladıkları faydalardan bir demet sunup bir nevi iade-i itibar yapmayı amaçlıyorum.
YAKINDAN TANIYALIM
Erkeğine aygır, dişisine kısrak, yavrusuna tay, iğdiş edilmişine beygir, fiske atanına çüş, kafa atanına “Problemli misin sen?” denir. İnsanlar için çok faydalı bir hayvandır. Savaşta, yük taşımada, spor müsabakalarında insanların hizmetindedir.
Türkler olarak tarih boyunca at sırtında yaşadığımız söylenir. Ben de iyi at kullanırım. Ama cümle içinde. “Ali topu at.” Harika kullandığımı söylerler. Bir keresinde de İngiliz atı kullanmıştım. “I looked at you.”
Atın eti zorunluluk halleri dışında yenmez. Bu yüzden sofralarımızda tavuk suyuna çorba, et suyuna çorba gibi yemekler bulunurken at suyuna çorba diye bir şeye rastlamayız.
Bir ay kadar ayakta durabilirler. Ayakta uyurlar. Endişelenmeyin, dizlerindeki bir tür kilit benzeri mekanizma sayesinde yorulmadan dikilebilirler. Pek de endişelenmemiştiniz zaten değil mi, itiraf edin.
Günde 2-3 saat uyku onlara yeter. Pazar günleri ise 15 saat uyurlar dersek büyük bir yalana imza atmış oluruz.
Düşünün, atlar olmasaydı pek çok genç kız saçlarını at kuyruğu yapamayacaktı. “O halde inek kuyruğu yaparlardı” dediğinizi duyar gibiyim. Gerçekten boşboğazlık yapmada üstünüze yok! Şurada atların gönlünü almaya çalışıyoruz, sizin yaptığınıza bak. Ayıptır.
Atların en büyük kusuru, insanların gülmeyeceği bu tarz esprilere ilham vermeleridir. Bunun dışında oldukça faydalı hayvanlardır.
Satrançta da en önemli taşlardan biridir. L şeklinde hareket etmeleri ise tamamen oyunu icat edenin işgüzarlığıdır. Siz hiç atların L şeklinde gittiklerini gördünüz mü? Akıl sağlığı yerinde bir at L şeklinde gitmez.
Sonuç olarak atların hayatımızda ne kadar önemli bir yer tuttuğunu anlatmak niyetiyle yola çıktığım bu yazıda sonlara yaklaştıkça aslında o kadar da önemli olmadıklarını fark ettim. Yine de onları kesmeyelim.
https://twitter.com/beyinsiz_adam