Gonca 12 yaşındaydı.... Yaşında değil de yaşındaydı diye yazınca anlamışsınızdır zaten Gonca bu ayın başında aramızdan ayrıldı. Konya’nın Gökhüyük köyünde yaşıyordu, adını daha önce hiç duymamıştık, hayallerinin ne olduğu mesela büyünce ne olmak istediği ya da dizilerde gördüğü İstanbul’u görmek isteyip istemediğine dair hiçbirşey bilmiyoruz... Bir gün evden çıktı, çeşmeden su almaya gitti, evinin önüne döndü yere yığıldı... Otopside kafasından kimin attığı belli olmayan bir mermi çıkarıldı.
İnsan, mezarlıklarda en çok doğum tarihiyle ölüm tarihi arası kısa olanlar için üzülür ya, Gonca da şimdi görenlerin “Vah vah” dediği bir yerde. “Vah, vah” demek vicdanı rahatlatmaya ya da hepimiz adına olan borcu ödemeye yetiyorsa, sorun yok demektir...
***
“Anne yandım, acıyor...” 6 yaşındaki Umut’un ağzından çıkan son sözler oldu bunlar. Bir çocuk, ne bilsin kurşunu, vurulmayı, 6 yaşında dağarcığına daha hiç girmemişti ki bunlar. Çocuklarına Umut adı veren o anne ve baba, yaz sıcağında, bir çocuk bahçesinde ne bilsinler en büyük umutlarının bir kör kurşun tarafından hayatlarından koparılacağını...
O anne ve baba kaç kere “keşke gitmeseydik” demişlerdir, o anne ve baba “ne olur 5 dakika daha kalalım” diye ısrar eden oğullarını dinledikleri için kaç kere pişmanlık ateşinde yanmışlardır.
Kör bir kurşun, Umut’u bu hayattan almakla kalmadı bu Ağustos’ta, anne ve babasını da yaşayan ölüler kervavına kattı bir anda...
***
Hayat acı tesadüflerle dolu. Eğer 1993’te ölen Umut Önal adına kurulan Umut Vakfı’nın uyarılarına herkes uysa küçük Umut yaşıyor olacaktı belki...
Ailesi sadece vakıf kurmakla kalmamış, bir de Uskumruköy sırtlarında, Umut Önal hatıra ormanı var. Her bahar, her yaz,çevresinde piknik yapan aileler, koşup oynayan çocuklar görüyorum ve ne acıdır ki o piknik yerlerinde, alkol kana karıştığında, yine havaya ateş açanlar olur. Garip, anlamsız, acımasız bir çelişkidir bu...
***
Amerika’da 2010’da ateşli silahlarla öldürülen insan sayısı 9 bin 960’tı... Amerika’dan çok daha fakir bir ülke olan Filipinler’de aynı sene daha az cinayet işlendi.
Demek ki silaha ulaşım kolaylaştıkça daha çok can yanıyor. Kim demiş ruhsatlı silah suç işletmez diye, ortalama 7 yıl sonra ruhsatlı silahlar da ateşleniyor mutlaka. Tarihten gelen ‘At, avrat, silah’, şimdilerde ‘Metalik boyalı, çelik jantlı araba, avrat, silah’ oldu ya, gidiş gidiş değildir. Bana inanmayan Gonca’nın, Umut’un mezarının başına gitsin...