Afganistan'da olaylar patlayınca, dikkat ettiyseniz herkesin odaklandığı tek mesele, Taliban üzerinden "İslam" tanımlanması oldu. Ve tabii ki Afganistan üzerinden meydana çıkması olası gözüken "göç" konusu.
Tabii ki özellikle İslam üzerinden algı nasıl bir niyete hizmet ettiğini, daha ileride ortaya çıkacak gerçekler aydınlandıkça anlayacağız.
Göç konusu küresel bir meseledir ve sadece Türkiye üzerinden bunu izah etmeye kalkmak, yanlış analiz sonuçlarının çıkmasına neden olur.
Oysa bölgede yeni süreç ve denge oluşturuluyor.
Türkiye'nin yakasından içimizdeki ve dışarıdaki operasyonel troller düşerse, aslında süreci en güzel yöneten taraf olduğunu kendisine teslim etmemiz gerekiyor.
Rusya olağanüstü çaba ile yeni tablonun içerisinde yer alıyor ve hatta yeni ittifaklar kurulması yolunda inisiyatif kullanmakta.
Çin, Taliban'la iş tutuyor. İlginç değil mi? Doğu Türkistan'da bunca Müslüman'a hak tanımazlık varken, Taliban ile iş tutmak veya Taliban'ın ideolojisi gereği buna kapı açması, enteresan değil mi?
Ama burada dikkat çeken şudur. Çin, Taliban üzerinden oluşabilecek yeni siyasi süreçten rahatsızdır ve ticari ilişkiler kurarak dengede tutma peşinde. Tüm alt yapı projelerine mali destek konusunda sözler vermekte. Tabii ki burada Doğu Türkistan kozunun, Taliban üzerinden renklendirilmesinden endişeli. Taliban içerisinde ciddi oranda Türkmen, Özbek, Uygur kökenlilerin olduğu da bilinendir.
Bu durumda Taliban bu konjonktürü iyi değerlendirme peşinde olabilir. Çin; savaşmadan kazanma yolunu, parasal destek üzerinden tasarlıyor. Rusya burada çok ciddi siyasi akıl oluşturmaktadır. Hindistan'la olan asırlık ilişkilerini bile göze alacak kadar sert siyasi viraj değişimini bile düşünebilir.
Taliban, Keşmir konusunda da nettir. Bu mesaj Hindistan için de, Çin için de anlamlıdır. Peki koskoca devletler Taliban'dan korkuyor mu? Bu akla yatıyor mu?
İstikrarın bozulması, özellikle Çin açısından felaket sinyalidir. Dolayısı ile istikrarı para ile satın alma peşinde olabilir.
Şimdi Rusya da, Çin de, Pakistan'ı yanına çekme yolunda. İlişkiler tabii ki vardır. Ama mesele yeni ittifak arayışında Pakistan faktörünün ön plana çıkmasından gidiyor.
Böyle bir ortamda Putin'in yeni Çin, Rusya, Pakistan'ın da içinde bulunacağı ittifak senaryosuna başvurması haberleri akla yatkın olabilir.
ABD ile Pakistan'ın arasının açılması söz konusu olabilir mi? Gelişmeler gösterecek ama işaretler o istikamette. Peki İngiltere işin neresinde? Pakistan'ı destekliyor. ABD ile arasındaki sorunların dışa vurulması giderek gözle görülür tablo alacak cinsten.
Amerika'daki siyasi iktidar değişimi ile birlikte, Pakistan'la Hindistan arasında yeni gerilim olursa, "Biden yönetimindeki başkan yardımcısı dahil bir çok isme iyi bakmak lazım" diye telkinde bulunan analizlerin yeniden okunması yerinde olabilir.
Pakistan içinden gelen analizlere bakılırsa, biraz gerilim ve savaş içerikli haberler barındırıyor.
Rusya siyasi akıl hocalığına soyunmuş gözüküyor.
Taliban Türkiye'ye de sempatik mesajlar vermekte. Tabii Taliban, Pakistan merkezli bir oluşum. Türkiye ile Pakistan ilişkileri hep iyiydi ve iyi kalacaktır. Pakistan içerisinde askerin konumu ve durumu önem arz ediyor. Yani Pakistan içindeki dengeleri okumaya devam.
Türkiye, olayları sakince ve heyecana kapılmadan takip ediyor. Taliban'ın mesajları da, günün sonunda bu takibin Türkiye'nin yeni dönemde de ilişkilerinin sabit istikrara dayalı olacağı açıktır. Lakin bölgede olacaklar sadece bu faktörlere bağlı kalmayacaktır. "ABD buradan çıktı gözüküyor" doğru, siyasi stratejilerinin hezimete uğradığı da doğru! Aynı şey Sovyet Rusya'sı için de geçerli idi. Lakin şu anda Rusya siyasi ittifak kurgusu için akıl üreten taraf olarak karşımızda. Dolayısı ile görünene değil, perdenin arkasındaki gelişmeleri görmek için derin okumalar şarttır.
ABD-Pakistan arasındaki ilişkiler, hele bu dönemde daha fazla anlam taşıyor. O sebepten ilk görüntülere göre değil, meydana çıkan tüm görüntülere göre analiz okumalarını satır aralarına bakmaya devam etmeliyiz.