15 Temmuz gecesi saat 21.30'da Uluslararası Cari Harekat Merkezi Amiri Albay Osman Kardal'ın Silahlı Kuvvetler Komuta Harekat Merkezi Amiri (SKKHMA) sıfatıyla göndermiş olduğu "Hazırlık İkazı ve Birlik İntikali" açıklamalı ilk mesaj ile darbe girişimi başlamış oldu.
Semih Terzi darbeci mi?
15 Temmuz gecesi yaşanan ihanete yönelik kamuoyunda konuşulan en önemli isimlerden birisi, hiç şüphesiz dönemin Özel Kuvvetler 1. Tuğay Komutanı Tuğgeneral Semih Terzi oldu. Özellikle FETÖ medyası, Terzi'nin aslında darbeci değil bizzat darbeyi bastırmak için Diyarbakır'dan Ankara'ya intikal ettiğini öne sürdü. Dahası, bununla da yetinmedi ve aslında darbenin saat 20.30'a göre planlandığını iddia etti. Üstelik, Albay Osman Kardal, ilk mesaj emrini saat 21.30'da verdiği halde kamuoyunun bu saçma sapan teoriye inanması için de cansiperane bir algı operasyonu başlatıldı.
Peki, Semih Terzi darbeci miydi? Silopi'den Diyarbakır'a, Diyarbakır'dan da Ankara'ya darbeyi bastırmak için mi geldi?
Terzi, ÖKK Komutanı olarak atandı
Darbeci Albay Osman Kardal tarafından saat 21.30'da çekilmesi emredilen bu mesajın ardından emri yine saat 21.30'da verilen, birliklere saat 21.48'de yollanan ikinci mesaj, aslında Terzi'nin de konumunu belirliyordu. Çünkü Terzi, Kur. Alb. Cemil Turhan tarafından kaleme alınan, Tuğg. Mehmet Partigöç tarafından müsaade edilen, "YSK: 26702250-1920-97472-16/PER.PL.VE YNT.D.GEN.AMİRAL/1" dosya numaralı mesaj emrine göre, Tümgeneral (Şu an Korgeneral) Zekai Aksakallı'nın yerine Özel Kuvvetler Komutanı olarak atandı ve ivedi olarak Ankara'ya çağırıldı. Partigöç tarafından yollanan bu emri alan Terzi'nin ilk yaptığı iş ise Diyarbakır'da konuşlu olan 12.Tabur komutanı Binbaşı Fatih Şahin'i aramak oldu. Terzi, Şahin'e verdiği emir ile 12. ve 16. Taburların Diyarbakır Havaalanında hazır olmalarını istedi.
Darbenin planlama aşaması
15 Temmuz darbe girişimin ardından Semih Terzi hakkında sorulan sorulardan bir diğeri de "Terzi, 15 Temmuz'un planlayıcıları arasında mı" sorusuydu. Bu sorunun cevabını da gelin darbeci olduğunu kabul eden dönemin Hava Kuvvetleri Komutanlığı Müşterek Hedef Analiz Başkanı Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'in 20 Temmuz 2016'da Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı'nda vermiş olduğu ifadesinden okuyalım:
"Son dönemlerde Süleyman Şah ve Musul'daki rehine operasyonlarının hatta son dönemlerdeki PKK hedeflerini çalışan bir bölümüz. Bu çalışmaları yaparken MİT ve Özel Kuvvetlerle birlikte PKK özelinde her hafta standart toplantılar yapıyoruz. Özel Kuvvetlerde Tuğgeneral Semih Terzi bizim PKK konusunda devamlı çalışıp görüştüğümüz kişidir. 11.07.2016 tarihinde Milsec olarak adlandırdığımız güvenli hattan rutinde olduğu gibi beni aradı. Ancak bu sefer benimle PKK hakkında konuşmadı. Ülkenin zor günler geçirdiğini, durumdan rahatsızlık duyduğunu, benimde onun gibi düşünüp düşünmediğimi sordu. Bana ihtilalden bahsetmedi ama bu jargon bizde ihtilali çağrıştırmaktadır. Ben onun gibi başka kimlerin düşündüğünü, Aksakallı paşanın, Genelkurmay Başkanının, diğer Kuvvet komutanlarının da bu düşünceye destek verip vermediklerini sordum. O da bana onlarında bu şekilde düşündüklerini söyledi.
13.07.2016 tarihinde aynı güvenli hat üzerinden Semih Paşa beni yeniden aradı. Ben kendisine bu işin nasıl olacağına yönelik sorular sordum. Kendisi bana çok fazla detaya girilmemesi gerektiğini, bu planın açığa çıkmaması gerektiğini, herkesin bu plan dahilinde farklı bir görevinin olduğunu, benimde farklı bir görev yürüteceğimi söyledi. Görevimin ne olduğunu açıkça anlatmasını istedim. Kendisinden görevimin o tarihte Cumhurbaşkanı her nerede bulunuyor ise onu oradan alıp Ankara'ya getirmek olduğunu öğrendim. Söylediği üzere 14.07.2016 günü uçakla İstanbul'dan Ankara'ya geçtim. O gece Hava Harp Okulu misafirhanesinde yattım. Semih paşa bana Özel Kuvvetlerden bir binbaşının gelip operasyonun detayları ile ilgili bilgi vereceğini söyledi. Bu kişiyi beklemeye başladım. 15.07.2016 tarihinde sabah çok erken saatlerde kendisini İsmail adı ile tanıtan ancak sonradan Şükrü Seymen olduğunu öğrendiğim bir binbaşı yanıma geldi."
Aksakallı’nın kaçırılma emri Terzi’den
Gökhan Şahin Sönmezateş'in 20 Temmuz 2016 tarihinde Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı'nda verdiği bu ifadesinde önemli bir ayrıntı mevcut. Sönmezateş ile Terzi arasındaki haberleşmeyi sağlayan ve 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a yönelik yapılan operasyonu yöneten Binbaşı Şükrü Seymen, aynı zamanda o dönem Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem Müdürlüğü'nde görevli Kurmay Albay Osman Kılıç tarafından da koordine edilen önemli bir isim. Seymen ile 38 kişilik Yurtta Sulh Konseyi'nin üyesi olan Kılıç arasında, FETÖ'nün Mahrem İmamlarından birisi olduğu iddia edilen Ali Irmak tarafından temin edilen ve "Patates hat" olarak isimlendirilen telefon hattı üzerinden 15 Temmuz saat 09.30'dan 16 Temmuz saat 08.30'a kadar toplamda 37 kez irtibat kurulurken, 9 kez de mesaj trafiği gerçekleşiyor. Kılıç, FETÖ'nün Mahrem İmamlarından Irmak tarafından temin ettiği bu hat ile Gökhan Şahin Sönmezateş ve Semih Terzi ile de irtibat kuruyor. Terzi ve Kılıç arasında 15 Temmuz saat 10.22'den 16 Temmuz saat 02.12'ye kadar 4 kez irtibat kuruluyor. Yine Terzi ve Kılıç arasında Özel Kuvvetler Komutanlığı adına kayıtlı ve Terzi tarafından kullanılan Silopi/Şırnak ile Bağlar/Diyarbakır'da baz veren telefon hattıyla 27 kez görüşme yapılırken 25 kez de mesaj yollanıyor. İşte yollanan bu 25 mesajın arasında öyle bir mesaj var ki; bu mesaj, sadece Terzi ve Kılıç arasındaki bağlantıyı değil, o gece saat 21.45 sıralarında Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'nın kaçırılması hadisesini kimlerin organize ettiğini de göz önüne seriyor. Terzi ve Kılıç arasında gerçekleşen o önemli mesajlaşma şu şekilde.
15.7.2016 saat:22:39:39: OSMAN KILIÇ: Zekaiyi alamadılar bilgi.
15.7.2016 saat:22:39:41: OSMAN KILIÇ: Fatih takipte
15.7.2016 saat:22:40:17: SEMİH TERZİ: Üsse gidiyorum
15.7.2016 saat:22.47.10: OSMAN KILIÇ: ok
Terzi ve Ankara arasında yaşanan trafik
15 Temmuz gecesi saat 21.48'de Partigöç tarafından gönderilen ve Semih Terzi'nin Özel Kuvvetler Komutanı olarak görevlendirildiği, "YSK: 26702250-1920-97472-16/PER.PL.VE YNT.D.GEN.AMİRAL/1" dosya numaralı mesaj emri ile birlikte sadece Silopi'de Terzi cephesinde bu hareketli saatler yaşanmadı. Hareketli saatlerinh yaşandığı bir diğer nokta, Ankara Özel Kuvvetler Oğulbey Kışlası Nöbetçi Amirliği odasıydı. Telefonun bir ucunda kendisini kaçırmak isteyenlerin elinden zor kurtaran Zekai Aksakallı, diğer ucunda ise darbeci Albay Ümit Bak bulunmaktaydı ve aralarında geçen diyalog, "TANIK" sıfatıyla ifadesine başvurulan ve o gece Özel Kuvvetler Oğulbey Kışlasında yaşanan darbe girişimin bastırılmasında pay sahibi olan isimlerden birisi olan Yarbay Ümit Koçak'ın ifadesine şu şekilde yansıdı.
"Bçvş Cevdet Sarıçiçek, Albay Ümit Bak'ın odasına gelerek 'Komutanım Ümit Yarbay ile görüşmek istiyor' dedi. Alb. Ümit Bak hızla odayı terk ederek Harekat Merkezine telefonla görüşmek üzere benden önce hareket etti. Albay Ümit Bak telefonda Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'ya darbe mesajını okudu. Sonrasında telefonda komutanla tartışmaya başladı. Genelkurmaydan mesaj geldiğini, kendisinin asker olarak bu mesaj emrine uymak zorunda olduğunu belirterek telefonu komutanın yüzüne kapattı. Sonra bize dönerek bundan sonra bu emir doğrultusunda hareket edileceğini söyledi."
Aksakallı, Albay Ümit Bak ile yaptığı bu telefon görüşmesinin ardından hemen dönemin Özel Kuvvetler Okul Komutanı Albay Ömer Faruk Bozdemir'i aradı. Aksakallı, Bozdemir ile arasında geçen görüşmeyi şu şekilde aktardı.
"Kurmay Albay Ömer Faruk Bozdemir ile telefonla görüşerek bütün güvendiği ve benimde isimlerini verdiğim dost birlik personelini yanına alarak birliğe gitmesini ve emir komutayı devralması emrini verdim."
Aksakallı ve Bozdemir arasında gerçekleşen bu görüşmenin ardından ne mi oldu? Onu da Perşembe günü yayınlanacak 5. bölüme saklayalım.