15 Temmuz gecesi yaşanan darbe girişiminin Özel Kuvvetler Komutanlığı bölümüne yönelik yazı dizimizin 4'üncü bölümünde, o gece Gaziordu Evi'nın çıkışında Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'nın kaçırılmak istendiğini, bu kaçırma eyleminin ise bizzat darbeci general Semih Terzi ve darbeci Albay Ümit Bak tarafından takip edildiğini yazmıştık.
Darbeciler tarafından kaçırma eylemini geri püskürten Aksakallı, artık ne olup bittiğinin farkına varmıştı. Oğulbey Kışlası, darbeci Ümit Bak tarafından işgal edilmiş, Genelkurmay Başkanlığı'ndan yollandığı iddia edilen "Sıkı Yönetim Direktifi" kendisine okunmuş ve Özel Kuvvetler Komutanı olarak Semih Terzi'nin atandığını öğrenen Aksakallı, ilk iş olarak dönemin Özel Kuvvetler Okul Komutanı Kurmay Albay Ömer Faruk Bozdemir'i aradı ve emirlerini verdi.
Aksakallı'dan kritik görevlendirme
Aksakallı ve Bozdemir arasında geçen bu kritik görüşme, 04 Ağustos 2016 tarihinde Bozdemir'in "TANIK" sıfatıyla vermiş olduğu ifadesine şu şekilde yansıdı.
"15 Temmuz günü mesaiden çıktıktan sonra ikametime geçtim. Saat 22.00 sıralarında tatilde olan devrem beni aradı. Orada neler oluyor dedi. Ben hemen televizyonu açtım ve durumları öğrendim. Durumu öğrendikten sonra resmi hattan okul nöbetçi subayını arayarak ivedi olarak bir araç istedim. Sonra Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'yı aradım. Onunla konuştum. Bana verdiği emirde, 'Emir komuta sende, beni derdest edip kaçırmak istiyorlar, derhal güvendiğin adamları al ve kışlanın emniyetini sağla'dedi."
Bozdemir ve Aksakallı arasında geçen bu görüşmenin ardından Bozdemir'e bir telefon daha geldi. Bu kez telefonun ucunda Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda nöbetçi olan bir subay vardı. "Araç girişlerinin yasaklandığını" söyleyen subay, Bozdemir'in kışlaya gelmek için talep ettiği aracı yollayamayacaklarını belirtti.
"Engel olamadım onu tutuklayın"
Kendisine araç yollanamayacağı bilgisini alan Ömer Faruk Bozdemir, Albay M.Yılmaz Sayar'ı aradı ve kendisini almasını istedi. Bir süre sonra Sayar ile buluşarak Özel Kuvvetler Komutanlığı kışlasına gitmek için hareket eden Bozdemir'e üçüncü bir telefon daha geldi. Bu kez telefonun diğer ucunda olan isim Semih Terzi idi. Bozdemir, Terzi ile arasında geçen o görüşmeyi şu şekilde nakletti.
"Özel Kuvvetler Komutanlığı'na gitmek için hareket ettiğimizde yolda Özel Harekat Daire Başkanlığı'nın vurulduğunu gördüm. Olayın vahametini anladım. Bu arada beni Tuğgeneral Semih Terzi aradı. Daha sonra olayın bana araç gelmemesinde Kurmay Albay Ümit Bak o gece darbeciler adına ÖKK'daki emir komutayı devraldığını ve bana araç göndermeme emrini nöbetçi amire verdiğini öğrendim. Muhtemelen Ümit Bak bu durumu Semih Terzi'ye aktardığından dolayı Semih Terzi beni aradı. 'Komutanım neredesiniz' diye sordu. Bende ÖKK'da bir şeyler olduğunu, öğrenmek için gittiğimi söyledim. Bana, 'Evinize dönün, çocuklarınızı, ailenizi emniyete alın' dedi. 'ÖKK'ya gitmeyin, ben Zekai paşa ile görüştüm emir komutayı bana verdi' dedi. Bunun üzerine kuşkulandım. Hemen Zekai Paşayı aradım. Semih Terzi'nin söylediklerinin doğru olmadığını, kendisinin darbeci olduğunu ve emir komutanın bende olduğunu teyit ettim."
Terzi'nin Bozdemir'i engelleme çabası bu şekilde atlatılırken, Bozdemir ile Aksakallı arasında gerçekleşen bu teyit konuşması sırasında bir görüşme de Terzi ile Ümit Bak arasında gerçekleşti. Bu görüşmenin içeriği Terzi'nin ele geçirilen telefonunda yapılan inceleme sonucu ortaya çıkarıldı.
Terzi, saat 23.40.38'de darbeci Albay Ümit Bak'a yolladığı mesajda şu emri verdi:
"Bozdemir'le görüştüm.Biliyor ve el koymaya geliyor. Israrla dön dedim. İçeri almayın. Ya da tutuklayın. Bizim cezaevine koyun."
Etimesgut’ta hareketli saatler
Özel Kuvvetler Etimesgut Özel Hava Alay Komutanlığı'nda da ilk hareketlilik tıpkı Oğulbey, Silopi, Diyarbakır, Çakırsöğüt vb. yerlerde olduğu gibi saat 21.30 sıralarında başladı. Çünkü, Genelkurmay Karargahından çekilen o ilk mesaj, Özel Hava Alay Komutanlığına da çekildi. Etimesgut Özel Hava Alay Komutanlığı nöbetçi amiri Binbaşı Hüseyin Çakıroğlu, ilk uçuş yasağı emrini Gölbaşı Oğulbey Kışlasında Nöbetçi Amir olarak görev yapan Yarbay Mehmet Ali Çelik'ten almasıyla birlikte, Özel Hava Alay Komutanı Albay Ümit Tatan'ı karargaha çağırılması emrini alarak Albay Ümit Tatan'ı telefonla aradı ve nizamiyeye çağırdı.
Alay komutanı derdest edildi
Saat 22.30'da Alay Nöbetçi Amiri Binbaşı Hüseyin Çakıroğlu, Alay Komutanı Albay Ümit Tatan'ı iki kez aramasına karşı ulaşamadı ve bilgi vermek amacıyla Yarbay Halit kabili aradı. Çakıroğlu, Kabil ile gerçekleştirdiği bu görüşmenin ardından sırasıyla Alay Komutan Yardımcısı Albay Ahmet Balaban'ı, Binbaşı Murat Güler'i ve Binbaşı Mehmet Gülcan'ı aradı. Binbaşı Mehmet Gülcan'a ulaşamayan Çakıroğlu, Albay Ahmet Balaban ve Binbaşı Murat Güler'den "Tamam, Alay'a geliyoruz" yanıtını aldı. Bu esnada Alay Komutanı Albay Ümit Bak, daha önce kendisini iki kez arayan fakat ulaşamayan Binbaşı Çakıroğlu'na dönüş yaparak görüşme sağlandı. Çakıroğlu tarafından komutanlığa çağırılan Alay Komutanı Albay Ümit Tatat, yaşadıklarını şu şekilde anlattı:
" Saat 23.15 civarında kışlaya girdim, nizamiyeden girer girmez talimatlar vermeye başladım ama nizamiyeden girerken bu işin içinde olmayanların şaşkın bir halde baktıklarını fark ettim, nizamiyeden araçtan indikten sonra yürüyerek talimatlarıma devam ettiğim sırada, en önde Kara Pilot Yarbay Halit Kabil arkasında kendisine biat eden kişilerden, Kara Pilot Binbaşı Dursun Varlı, Kara Pilot Binbaşı Hüseyin Çakıroğlu, Kara Pilot Binbaşı Mehmet Sağlam, Kara Pilot Binbaşı Murat Güler, Kara Pilot Yüzbaşı İzzet Henek, Jandarma Pilot Yarbay Arif Bağ, Astsubay Burak Erhan ile birlikte yanıma geldiler, Halit Kabil, 'Komutanım biz her şeyi organize ettik, merak etmeyin, hem yürüyelim, hem izah edelim' dediler. Bu sırada ben diğer personele gidin silahlarınızı alın dedim, yürümeye devam ettiğimiz sırada, bu işten haberi olmayan personelden uzaklaştığımız sırada Halit Kabil bir koluma girdi, diğer koluma Murat Güler girdi. Halit Kabil, '1. Başkandan (Org.Hulusi Akar) emir aldık, şuan darbe gerçekleşiyor, zorluk çıkartmayın, sizi helikopterle Akıncı Üstüne götüreceğiz' dedi. Ben de eğer bu hiyerarşik bir darbe ise senden önce benim haberim olması lazımdı dedim. Bunun gerek olmadığını, zorluk çıkartmamam gerektiğini, zorluk çıkarttığım takdirde güç kullanacaklarını söylediler, bende Özel Kuvvetler Komutanı'nı aramak istedim, müsaade etmediler, telefonlarımı aldılar, bu sırada helikoptere doğru yürümeye başladık, bu helikopter bizim alayımızın helikopteridir. Yolda yürürken onları ikna etmeye çalışırken, zor kullanma şiddeti artmaya başladı, Mehmet Sağlam çok konuşmamam gerektiğini, ısrar etmem halinde, kelepçeleri arkadan bağlayacaklarını, ağzımı ve gözümü de kapatacaklarını söyledi, helikoptere geldik, ailemle görüşmek istedim, izin vermediler, ben de bu sefer kendilerinin amiri olduğumu, beni bir yere götüremeyeceklerini söylemem üzerine 8 kişi beni yere yatırdı, arkadan bileklerimden kelepçeledi ancak ben direnince kelepçe kırıldı, bunun üzerine zorluk çıkarmayacağımı söyledim, beni helikoptere bindirdiler."
Ve terzi Ankara’ya hareket etti
15 Temmuz akşamı saat 21.30'da Genelkurmay Karargahı'ndan çekilen mesajı alan Semih Terzi, ilk olarak emir Astsubayı Ahmet Kara'yı yanına çağırarak Diyarbakır'a göreve gideceklerini ve hazırlanmasını emretmiş, ardından Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı'nda konuşlanmış şekilde bekleyen 12. ve 16. Tabur komutanları ile Albay Altan Bora'ya Diyarbakır Havaalanına intikal etmeleri emrini vermişti. Terzi'nin bu emri üzerine timler 45 dakika içinde tüm hazırlıklarını yaparak, kendilerini Diyarbakır Havaalanına götürecek olan iki otobüse binerek saat 22.40 sularında Karargahtan çıkış yaptılar. Bu dakikaları Özel Kuvvetler 1. ve 2.Grup Komutanı Albay Altan Bora şöyle anlattı.
"Kolordudan çıkarken polis eskortu, jandarma eskortu eşliğinde çok rahat bir şekilde hava üs komutanlığına gittik. Bizi Semih Terzi ve emir astsubayı karşıladı. Terzi, tabur komutanlarıyla önden terminaldeki binanın içerisindeki bekleme odasına girdiler. Bir süre sonra Terzi, Volkan Yarbay'a git uçak pilotlarını çağır dedi. Pilotlar geldiğinde bu uçak Ankara'ya dönebilir mi dedi. Cizre'ye gitmeden döner dedi pilotlar. Fatih Şahin'e adamlarını al, taburlarını al dedi. Uçağa bindir. Biraz sonra Fatih Şahin geldi ve komutanım taburun tamamını alamıyorum, uçağın kapasitesi yetmiyor dedi. En fazla 24 kişi alıyor dedi. O zaman git 24 tane adamını al ve uçağa bin emrini verdi. Komutanım ne oluyor? Ne bitiyor? Ne yapıyoruz? diye sorduğumda Genelkurmay'ın bize ihtiyacı var Altan Albayım, siz burada kalın, gelen uçaklarla kalan taburu Ankara'ya gönderin, ondan sonra da Koray Yüzbaşıyla birlikte Silopi'ye gidin ve oradaki Tugayın emir komutasını alın dedi ve uçağa bindiler. Biz orada selamlayarak kendilerini yolcu ettik."
Altan Bora'nın da belirttiği gibi bu şekilde Terzi'nin Ankara yolculuğu da başlamış oldu. Yaklaşık 2 saat süren yolculuğun ardından Terzi, Özel Kuvvetler Etimesgut Özel Hava Alay Komutanlığına iniş yaptı. Terzi'nin Ankara'ya gelmesiyle birlikte yaşanan olayları da "Aslında ne oldu" başlıklı yazımızın 6. ve son bölümüne saklayalım.