Galatasaray, bir kez daha deplasmanda beklenen futbolu sergilemekten uzak kaldı. Galatasaray için Drogba önemli bir futbolcu. Yokluğu aranır elbette... Yalnız Melo’suz bir Galatasaray’ı asla düşünemiyorum. Çünkü Melo, meğerse Galatasaray’ı ateşleyen isimlerin başında geliyormuş. Hırsıyla, maç kazanma arzusuyla Galatasaray için Melo gerçekten vazgeçilmezmiş.
Konyaspor karşısındaki Galatasaray, öylesine futbol sergiledi ki, sanki şampiyonluğa havlu atmış gibiydi. Kötü oynamasına rağmen net gol pozisyonları da bulduğu halde ne yazık ki gole çeviremedi. Özellikle ilk yarıdaki Sneijder’in, Konya kalecisi Itandje’la karşı karşıya kalmasına rağmen golü kaydedemesi, Galatasaray’ın bu maçtaki futbolunun ne kadar yavan ve de skordan uzak kaldığının göstergesiydi.
Galatasaray’da Muslera her zamanki gibi görevini en iyi yapan adamdı. Selçuk orta saha kontrolünü eline alması gerekirken, o kadar pasif oynadı ki, enlemesine devamlı pas yaparak, geçmişteki Selçuk’u aratır, hale geldi. Selçuk bu değildi.
Ceyhun’un ortaya koyduğu futboldan hiçbir şey anlamadım. Ayrıca iyi bir Galatasaray’ın sağlı-sollu orta toplarını da arar olduk. Yetmedi, göbekten de verkaçlı kaleye yüksek gol vuruşları yapan Galatasaray’ı izlemekten yoksun kaldık. Maçın son dakikalarına yaklaşırken de Burak’ın çok güzel bir şutu üst direkte patlayarak, tekrar gol olmadı.
Galatasaray deplasmanlarda leblebi gibi puanlar kaybetmeye devam ediyor. Gümbür gümbür rakiplerinin üstüne giden Galatasaray nerede, Konyaspor karşısındaki Galatasaray nerede...
Kısacası Galatasaray’ı Konyaspor karşısında beğenmedim. Burak’ın bir gollük şutunun dışında, Umut’la birlikte hiç varlık gösteremeyen ikiliydi. Konyaspor ise, Gekas’ı ileride tek başına bırakmış kendi saha ve seyircisinin önünde sanki beraberliğe sahaya çıkmış gibiydi.
Demek ki Galatasaray, şampiyonluk ümitlerine son vermiş. Kazanabilecek hırs, ihtiras ve istekten yoksun olan Aslan, geçen haftaki Kayserispor mağlubiyetinden hiç ders çıkarmamış ve deplasmanda yine 2 puan bıraktı.