Bundan birkaç ay öncesinde memuriyeti bir yıldır askıda olan bir kamu görevlisinin yaşadığı bu soruna şahit olunca meseleye baktım. İdareler tarafından uygulanan ve yasal olarak net bir altlığı bulunmayan bir uygulama var... Birçok memurun yaşadığı bu sorun, kendi içlerinde ve sessiz biçimde sürüyor...
ASKIDAKİ MEMUR KİM!
Bilindiği üzere ülkemizdeki devlet memurluğu rejimine göre, kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla ceza alan bir memurun ya da affa uğramış olsa bile devlet güvenliğine karşı suçlar ile zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma vb. suçlardan mahkûm olan memurların memuriyeti biter. Buradaki durum kasten işlenen suçlar için geçerli. Ama memur, "memurluğuna engel bir nitelik taşımayan ceza" alırsa memuriyetten çıkarılmıyor ama çalıştırılmıyor da. Bu halde "askıda memur" oluyor
MEMURLUĞA ENGEL OLMAYAN CEZA
"Memurluğa engel bir nitelik taşımayan ceza" ne demek diye düşünebilirsiniz. Örneğin kişi kasten işlediği bir suçtan 4 ay ceza almıştır ve cezası ertelenmemişse veya kişi günlük hayatın olağan akışı içerisinde herkesin başına gelebilecek şekilde bir iş veya trafik kazasına karışmış ve kasten değil "taksirle" iki yıldan fazla bir ceza almışsa, "engel" bir cezadan bahsedilemez
YASAL DAYANAK BELİRSİZ
Kişi cezası boyunca cezaevinde kalmamış olsa da cezasının infazı dışarda iken de devam ettiği için memuriyeti askıya alınıyor. Bu uygulamanın yasal bir dayanağı yok. Hukuki görüş ve yargı içtihatlarına dayanan bu durum incelediğim kadarıyla aslında "yeteri kadar tartışılmayan" ve "güncel infaz değişikliklerini kavramayan" düşünceler üzerine inşa edilmiş...
YARGININ BAKIŞI...
Konuya ilişkin yargı kararlarının ve idarelerin hukuk müşavirliklerince verilen görüşlerin birçoğunda, durumun yorum yoluyla sonuçlandırıldığı görülmekte. Ülkemizde "denetimli serbestlik" kurumu yokken ortaya çıkan 2004 tarihli Danıştay kararına dayanan (eski) Devlet Personel Başkanlığı görüşü üzerine inşa edilmiş bir uygulama var. Buna göre bir memurun "cezasının infaz süresi içinde" ifadesini gayet geniş yorumlamakta ve memurun mevcut infaz rejimi karşısında "kâğıt üzerinde" kalan infazının bir sonucu olarak memuriyete devam etmesinin mümkün olamayacağına karar verilmiş... Oysa bu yaklaşım birçok yönüyle sakıncalı. Niye mi?
YORUM YOLUYLA KISITLAMA
Evvela, dışarıda infaz rejimi altında olan bir memurun ve "şartlı salıverme" rejimine tabi olmasındaki temel gaye, ilgili mevzuatın gerekçesine "kişinin sosyal hayatından, ailesinden ve iş yaşamından kopmaması" olarak ifade edilmekte iken kanunlarda sayılmayan bir amaç ve netice mevzuatımıza yorum yoluyla ekleniyor.
İŞÇİYE DEVAM, MEMURA "DUR"!
Ortada bir devamsızlık hali, işe gelememe durumu olmamakla beraber bir kimse "infazı kâğıt üzerinde devam ederken" "işçi" ise işine devam edebilmekte, memur ise dışardaki infazı süresince aşılamaz lafzi yorumlar sebebi ile aldığı hapis cezasından daha ağır bir ceza ile aileleri ile birlikte cezalandırılmakta ve tam maaşı, lojman dâhil tüm özlük hakları elinden alınarak "işsiz" bırakılmakta!
UYGULAMA FAYDASIZ
Taksirle bir suç işleyen kimsenin memur olarak atanmasında bir engel bulunmuyor. Ama infazı devam ediyorsa memuriyeti yürütmesine engel! Burada bir düzenlemeye ihtiyaç var. Zira yetişmiş bir memuru, memuriyetine açıkça engel olmayan bir durum sebebiyle kamu görevinden uzaklaştırmanın devlete ne faydası var?
DEVAM EDEBİLEN ÇALIŞMALI
Suç memuriyete engel değilse "çalışmasını neden askıya alıyoruz ki" ! Şayet kişinin cezası "devamsızlığa" sebebiyet veriyorsa bu pek tabi ki ayrı değerlendirilmeli. Bu konuda değerlendirme hatası yapılan husus "infaz kavramının geniş yorumunun kabul edilmesinde" ... Evvela bu bakış açısı değişmeli.
BİR DÜZENLEME ŞART
Bu bir yönetmelik veya kararname de olabilir. Ancak tartışmaları bitirecek tek adım yasal düzenleme. 675 sayılı Devlet Memurları Kanunun 48. maddesine "taksirli ve bir yılın altındaki kasti suçlar bakımından memurun görevde devamsızlığına sebebiyet vermeyen infaz rejimleri sürecinde memurların görevine devam etmesi mümkündür" hükmü getirilirse bu garip durum son bulmuş olur.