Cumhuriyet, eşittir demokrasi değil. İngiltere başta olmak üzere cumhuriyet olmayan birçok demokrasi rejimi var. Cumhuriyet bir kişi, hanedan ve sınıf yerine grubun yönetmesidir. Yani monarşi veya hanedan yerine geçen rejimdir. Fransız Cumhuriyet'i, ilk modern cumhuriyet olarak böyle doğar.
Demokrasi ise halkın yönetimidir. Burada asıl olan halkın siyasal katılımı, muhalefetin meşruiyeti, iktidarın seçimle gelip ve seçimle gitmesi ve hukuk devletidir. Burada parlamento öne çıkmaktadır.
Cumhuriyet de birçok biçimiyle var. Askeri cumhuriyet, imamet cumhuriyeti, komünist cumhuriyet (SSCB, Çin Halk Cumhuriyeti) ve demokratik cumhuriyet. Dünyada bu dört cumhuriyet biçimiyle karşılaşıyoruz. Askeri cumhuriyet, bir askeri kişinin veya askeri cuntanın liderliğinde gerçekleşen cumhuriyettir. Ortadoğu'da bunlar yaygındır. Nasır'ın Mısır Cumhuriyeti, Saddam'ın Irak Cumhuriyeti ve Esad'ın Suriye Arap Cumhuriyeti.
Ortadoğu'daki cumhuriyetlerin hepsi de aynı ruhu, aynı elitizmi ve aynı askeri tarzı yansıtmaktadır. Çünkü hepsi de belli askeri cuntaların darbeleriyle kurulmuş. Kendilerine "devrimci" diyerek, darbeci kimliklerini saklar ve bütün sorunları çözecek siyasi ütopya olarak kendilerini üretirler. Bu cumhuriyetlerin sert ideolojileri vardır. Nasırcılık ve baasçılık gibi. Arap, nasyonalizm ve sosyalizm sentezine dayalı kırma ideolojileridir. Suriye ve Mısır'da halen devam ediyor. Başlangıçta ütopyaları ve ideolojileri ile bu liderler heyecan uyandırdılar. Bu heyecanlı ve ütopist cumhuriyet rejimleri zamanla diktatörlüklere dönüştü. Muhalefeti en sert biçimde bastırdılar, tek parti hâkimiyetleri devam etti ve darbe hep süren bir geleneğe dönüştü.
İran İslam Cumhuriyeti de İmamet Cumhuriyetidir. İmamet teolojisinden meşruiyetini alır. Şia imamet teolojisi, "masum imam" ilkesini benimser. Bundan dolayı siyaseti totaliter biçimde ve yukardan aşağıya dizayn eder. Bu imam halkın seçimine ya da biatına dayanmıyor. Tek otoritedir, Devrim Rehberidir, Anayasayı Korucular Komisyonu ona bağlıdır. Devrim Muhafızları Ordusu da onun emrindedir. İmamet Cumhuriyeti derin bunalımlar yaşıyor şu an.
Türkiye, cumhuriyeti askeri kişiliğin belirleyiciliğinde ilan eder. Meclis de, vekiller de tamamen asker Mustafa Kemal tarafından şekillenir. Cumhuriyet, CHP tek parti rejimi ile yürür. Siyasal rekabete, muhalefete ve çoğulculuğa yer vermez. CHP, tıpkı Komünist Parti gibi siyasal kült ve programıyla kutsaldır. İnkılaplar halka rağmen yapılır ve tamamen ihtilal ruhuyla hareket edilir. İstiklal Mahkemeleri, tasfiye edilen asırlık kurumlar, ezanın Türkçe okunması bunlardan bazılarıdır.
Türkiye'nin cumhuriyeti, 1945'lerden itibaren demokratik cumhuriyete yöneldi. Bu da onu komünist cumhuriyetlerden, askeri cumhuriyetten ve imamet cumhuriyetinden farklı kılan çok önemli bir açılım. Çok partili sistemle çoğulcu sisteme geçildi. Siyasal rekabete ve siyasal çoğulculuğa yer verildi. Muhalefet iktidara geldi. Farklı siyasi seçeneklere hayat hakkı tanındı. Tek parti döneminin uygulamaları ile hesaplaşıldı, yenilendi ve bazılarından da vazgeçildi. Türkiye'yi Ortadoğu cumhuriyetlerinden farklı ve başarılı kılan taraf da budur. Ancak yine de askeri darbeler, bu cumhuriyetin demokratik dönüşümünü zaman zaman engelliyor. Askerler, adeta devlet ve toplumu askeri cumhuriyete çekiyorlar yeniden. Fakat Türkiye'nin demokratik açılımları ve toplumsal dönüşümleri bu darbelerin arayışlarını bir biçimde aşıyor.
Cumhuriyet, halen ülkemizde tam demokratik cumhuriyet değil. Bu iki cumhuriyet tipi arasında kimi zaman salınımlar yaşıyor. Siyasal çatışmalar ve sorunlar da buradan doğuyor. Türkiye, artık demokratik cumhuriyet evrimini tamamlamak zorunda. Yeni Türkiye Yüzyılı'nın cumhuriyet ruhu da budur. Yani demokratik cumhuriyettir. Bütün toplumsal kesimleri siyasal rejime katan eşit yurttaşlık ve bununla taçlanacak sivil anayasadır. Millet cumhuriyeti, demokratik cumhuriyetle hâkim olacaktır.