Doğan Güreş, 4 Aralık 1990 yılında Türkiye’nin 21’inci Genelkurmay Başkanı olduğunda PKK terör örgütü ile nasıl mücadele edileceği tartışmaları yeniden alevlenmişti. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller İspanya’ya gitmiş Bask Modeli konusunda görüşmeler yapmıştı.
Tam da bu dönemde Doğan Güreş’in başını çektiği askeri bürokrasi “Düşük Yoğunluklu Çatışma” konseptine geçilmesi konusunda hükümeti ikna etti.
1990 yılının ikinci yarısından itibaren Türkiye, PKK terör örgütüne yönelik “alan hakimiyeti” konusunda geliştirilen yeni yöntem ile mücadele etti.
Düşük Yoğunluklu Çatıma konseptine göre dağ taş, köy mezra, tüm saha askerin denetimine geçmeliydi. Bu konuda özellikle piyade birlikleri üzerinden konsept uygulamaya konuldu, askerin sevk ve intikali için modernizasyona gidildi.
Çatışma alanını kontrol yöntemi
Böylece binlerce hatta on binlerce asker kışladan çıktı. Üst bölgelerinde, geçici üst bölgelerinde, karakolların etraflarında hatta PKK’nın boşalttığı kamplarda konuşlandı.
Dahası “Gündüz siper al uyu, gece intikal et” şeklinde formüle edilen yöntem ile askerin ayak basmadığı alan bırakılmadı. (O döneme ait faili meçhuller, hak ihlalleri, karanlık cinayetler bu yazının konusu değil.)
Düzenli orduların, “gerilla taktiği” ile savaşan terör örgütlerine karşı geliştirdikleri en etkili yöntem Düşük Yoğunluklu Çatışma konsepti olarak düşünülmüştü.
Maliyeti fazla... Biraz hantal...
Ama alan hakimiyeti konusunda etkili...
Başarılı bir yöntemdi, Düşük Yoğunluklu Çatışma konsepti!
Çatışmaya girmekten çok, çatışma alanlarını kontrol üzerine geliştirilen yöntemde işin yükü piyade birliklerine düşüyordu. Dış çembere piyade, sonraki iç çemberlere vurucu gücü çok daha yüksek özel birlikler yerleştiriliyordu.
Türk Silahlı Kuvvetleri uzun yıllar Doğan Güreş’in döneminde geliştirilen ve tahkim edilen bu konsept üzerinden PKK terör örgütü ile mücadele etti.
‘Düz ovada siyaset yap’
2006 yılında Diyarbakır ziyaretinde dönemin Demokrat Parti Genel Başkanı Mehmet Ağar, “Dağdan insinler, silahı bıraksınlar, düz ovada siyaset yapsınlar” dediğinde terör örgütüyle silahlı mücadelenin önemli isimlerinden biri olarak yeni bir yöntem öneriyordu. Sözün sahibinin kimliğine bakıldığında devlette PKK terörüyle mücadelede yeni bir yöntemin geliştirildiği yargısına varmak zor değil.
Ağar aynı konuşmada, “Türkiye kendi meselesini dışarıya havale edemez, ederse ayağı çürük olur. Bu mesele ABD’ye de Irak’a da havale edilemez. Onların yardımı olacaksa da inisiyatif bizde olmalı” demişti. O sözlerin üzerinden neredeyse on yıl geçti.
Bugün Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi olarak geliştirilen ve Çözüm Süreci ile nihayete erdirilmesi düşünülen meselede devlet çözüm için bir çok yöntem denedi. Hatta bu yüzden devlet içinde nice tasfiyeler yaşandı.
Faili meçhul cinayetlerin ve suikastların bir bölümünün sadece PKK terör örgütü ile mücadele yöntemindeki farklılıklar nedeniyle işlendiğini biliyoruz.
Doğan Güreş’in Düşük Yoğunluklu Çatışma konsepti ile başlayan ve Mehmet Ağar’ın “Düz ovada siyaset yapsınlar” cümlesi ile siyaset kapısının aralandığı dönemlerden bugünlere gelindi. PKK terör örgütü özellikle Suriye’deki yeni dönemin etkisi ile Türkiye’de diyalog masasını devirdi. Kişisel inisiyatif alarak Kürt sorunu konusunda her türlü riski göğüsleyen inkar ve asimilasyonu bitiren ve temel hak ve özgürlükler konusunda çokileri adımlar atan Recep Tayyip Erdoğan’ı tek düşman ilan etti..!
PKK son günlerde Silvan’da, Lice’de, Tunceli’de, Varto’da “özerklik” ilanı ve “öz yönetim” gibi kavramlar üzerinden alan hakimiyeti kurmaya çalışıyor.
Asker kışladan çıkıp şehre girerse
Oysa Düşük Yoğunluklu Çatışma konseptinin bir bölümü şehirlerde de alan hakimiyetini içerir.
Bunu PKK’nın bilmiyor olması imkansız. Fakat sanırım Suriye’deki otorite boşluğu ve Türkiye’nin DAEŞ terör örgütü ile mücadelede başta Amerika olmak üzere müttefikleriyle olan ilişkilerinin Türk Silahlı Kuvvetleri’nin terörle etkin mücadelesini etkileyeceği hesabını yaptılar.
Yanlış hesap!
Yanlışlığını şuradan gördüler. Türk savaş uçakları havalanıp da Kandil’i vurmadan 10 dakika önce müttefiklerin haberi oldu.
Sahi bir kaç gündür medyaya da yansıyan komando birliklerinin meskun mahal tatbikatının ne anlama geldiğini anlamadınız mı?
Unutmayın PKK terör örgütünün bu günlerdeki onca azgınlığına, onca şımarıklığına onca fütursuzluğuna rağmen asker hala kışlasındadır.
Asker kışlasından çıkmadan bu işin bitmesi iyi olmaz mı?
Yoksa Kuzey Irak’taki terör yuvalarını güçlü bir şekilde vuran Türkiye, askerin kışladan çıkması ile sınırlarımız içindeki ve özellikle şehirlerdeki terör unsurlarını çok kanlı bastırabilir.
Vakit henüz o vakit değil!