Son günlerde aşılarda bulunan alüminyum ile ilgili tartışmalar tekrar gündemde. Ne yazık ki, konunun uzmanı olmayan bir hekimin ortaya attığı bu iddialar doğal olarak ortalığı karıştırdı. Enfeksiyon Hastalıkları uzmanları, uygulanan aşılama programları sayesinde önü kesilen bazı tehlikeli salgın hastalıkların tekrar ortaya çıkması endişesini taşıyorlar. Bu konuda daha doğru bir değerlendirme yapabilmek amacıyla bir uzman olarak Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Toksikoloji ABD Başkanı Prof. Dr. Ahmet Aydın’dan bizi bilgilendirmesini rica ettim.
Alüminyum, doğada en çok bulunan üçüncü element. Genel olarak yeryüzünde kaya ve topraklardan suyla çözünerek doğal olarak çevreye salınır. Yüzey sularındaki alüminyum düzeyi genellikle çok düşüktür. (0,1 miligram/litreden az) Bununla birlikte asit yağmurları gibi asidik sularla, çözünen alüminyum miktarı artacağı için sulardaki alüminyum seviyesi de artmaktadır. Solunan havada alüminyum düşük oranda bulunmasına karşılık, şehir ve endüstriyel bölgelerin havasında daha yüksek düzeyde bulunabiliyor. Dolayısıyla biz alüminyuma düşündüğümüzden daha sık maruz kalıyoruz. Sağlıklı bir bireyi vücudunda bulunan toplam alüminyum miktarının 30-50 miligram civarında olduğu, sağlıklı bir insanın kanında ise 1-3 nanogram/mililitre olduğu bildiriliyor.
HER AŞIDA ALÜMİNYÜM VAR MI?
Alüminyum bileşikleri bazı aşılara etkisini kuvvetlendirmek amacıyla ya da etkisini düzenlemek (adjuvan) amacıyla ilave edilen ve tüm uluslararası yetkili sağlık kurumları tarafından kabul edilen bir elementtir. Dolayısıyla iddia edildiği gibi her aşının içinde alüminyum bulunmaz. Alüminyum bileşikleri ilave edilen aşılarda, aşının türü ve üreticisine göre değişmekle beraber, toplam 0,5 miligram alüminyum bulunabilmektedir. Yani bu aşıdan yapılması durumunda vücuda toplam 0,5 miligram alüminyum verildiği kabul edelim. İnsanlar için günlük olarak maruz kalındığında herhangi bir zararlı etkinin görülmeyeceği miktar günde 1 miligram (kişinin kilogram ağırlığı başına) olduğu bildirilmiştir. Yani 70 kilo ağırlığında bir birey için 70 miligram alüminyumun herhangi bir risk oluşturmayacağı oldukça açıktır. Diğer taraftan, 5 kiloluk bir bebeğe, bu aşıdan yapıldığında vücuduna toplam 0,5 miligram alüminyum verildiği düşünüldüğünde, bebeğin vücut ağırlığı başına hesabı ise 0,1 miligram gelmektedir. Kaldı ki bu bahsettiğimiz hesaplar bireylerin her gün güvenli olarak maruz kalınabileceği miktarları göstermektedir. Halbuki aşı sadece bir defa yapılıyor. Yani aşı yapılması ile bir kerede maruz kalınan 0,5 miligram alüminyum için fırtınalar koparılmasının ne kadar yersiz olduğu açık. Zaten günlük yaşantımızda biz bu miktarın çok daha üzerinde günlük olarak alüminyuma maruz kalıyoruz.
ENDİŞENİN NEDENİ NE?
Alüminyumun insan sağlığı üzerinde olumsuz etkileriyle ilgili 1980’li yıllarda yoğunluk kazanan birçok çalışma yapılmış. Bu çalışmalarda alüminyumun akciğerler ve sinir sisteminde bazı olumsuz etkileri olabileceği bildirilmiş. Aslında herkesi endişeye sokan, 40 yıl önce sürekli alüminyum marûziyeti ile Alzheimer hastalığı riski arasında ileri sürülen ilişki. Ancak bu konuda bilgiler çelişkili olduğundan günümüzde net bir ilişki ortaya konulamamıştır. Bazı çalışmalarda içme sularında yüksek miktarda alüminyum bulunan bölgelerde yaşayan insanlarda, az da olsa, Alzheimer’a yakalanma riski arasında ilişki kuran çalışmaların yanı sıra hiçbir ilişki olmadığını ortaya koyan çalışmalar da mevcut. Dolayısıyla alüminyumun Alzheimer’a yol açabileceği sonucunu çıkarmak mümkün değildir. Bununla birlikte hastalık gelişiminde risk faktörlerinden birisi olabileceği dikkate alınmalı.
Diğer taraftan ağızdan alınan alüminyum mide-bağırsak kanalından çok az emilebiliyor. Emilerek kana karışan alüminyumun büyük bir kısmı da böbreklerle atılır. Bu bakımdan böbrek fonksiyonu bozuk olan bireylerde idrarla atılım azalacağı için alüminyum vücutta birikebilir.
RİSK OLDUKÇA DÜŞÜK
Bilim insanlarının yaptığı en büyük yanlışlık kimyasal maddelerin sadece tehlikeli özelliklerine odaklanılmasıdır. Halbuki bu tehlikenin, insanlarda yol açacağı zarar ihtimali olan risk hakkında yeteri kadar bilgi sahibi olmamak, insanlarda gereksiz korku ve endişelere yol açmaktadır. Son derece yüksek tehlike potansiyeline sahip bir kimyasal maddeye maruz kalınmazsa ya da toksik olabileceği bir miktarın veya sürenin altında maruz kalınırsa zarar riski son derece düşük olacaktır. Sonuç olarak çok basit bir değerlendirmeyle, aşıyla maruz kalınan alüminyumun sağlıklı bireylerde risk oluşturacak düzeyde olmadığı açıkça görülüyor. Bilgi verilirken konunun uzmanı olan toksikologlarca risk değerlendirmesi yapılarak açıklama yapmanın en akılcı yol olduğu değerlendirilmiştir.