14 Mayıs yenilgisinin ardından muhalefetin adayı Kemal Kılıçdaroğlu, sırra kadem basmış; nerede bu adam diye homurtular yükselmeye başlayınca da masayı yumruklayarak "BU-RA-DA-YIM" dediği bir video patlatmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a nedir bu halleri Kılıçdaroğlu'nun diye sorulmuş hani o da mealen "Bizi ilgilendirmez, biz CHP'li değiliz ki, bu lafı o CHP'ye söylüyor." demişti.
Nihai yenilginin ardından da "Ne alakası var, yüzde 48 oy aldık." demek suretiyle seçmenlerini bile çileden çıkartmayı başardı.
O günden bu yana CHP kazanı fena halde kaynıyor. Her gün ateşe yeni bir odun atılıyor. İmamoğlu'nun beslediği medya coştukça coşuyor. "Değişmeyen tek şey değişim" lafları havada uçuşuyor.
Soner Yalçın'ı, Yılmaz Özdil'i, Fatih Portakal'ı her gün "Kılıçdaroğlu gitmeli, yarın değil hemen şimdi!" diyor.
Müsaadenizle burada güleceğim. Bu AK Parti'nin Türkiye Yüzyılı sloganıydı. Bak Allah'ın işine!
Bir kısım CHP'li Kılıçdaroğlu için hemen, hemen gitmeli diyor. Değişim hemen başlasın, kurultaylar kurulsun...
Görmeye gözleri yok, o derece...
Nasıl bir nefret biriktirmişler meğer Kılıçdaroğlu'na karşı. Keskin sirke küpüne zarar misali CHP ve "masa siyaseti" etrafında bir süredir yürütülen muhalefet biçimi öyle bir hal kaldı ki, AK Parti ve Erdoğan'a küfretmek bunları kesmez oldu. Linç kültürü öyle bir yer etti ki kendi kendilerini linç etmeye başladılar. Bıktık artık stratejik oy vermekten diyorlar. Oylarıyla SP, Deva, DP, GP adaylarını Meclis'e sokmuş olmayı içlerine sindiremiyorlar.
Bu öfke ile yakında Kılıçdaroğlu'nu "FETÖ imamı" ilan ederlerse şaşırmayın.
Biz Kılıçdaroğlu'nun FETÖ operasyonuyla CHP'nin başına getirildiğini söylediğimizde yemediğimiz küfür kalmıyordu.
Kılıçdaroğlu partinin başına geldikten sonra CHP'den kopanların iddiası da bu yöndeydi. "Partiyi cemaate teslim ettiniz" diyerek gitmişti, ilk posta.
Altan Öymen bizzat Kılıçdaroğlu isminin FETÖ marifetiyle CHP'ye sokulduğunu söylediğinde oralı olmadılar.
Biz ise Kılıçdaroğlu'nun yapıp ettiği her şeyin FETÖ'ye yaradığını göstererek itiraz ediyorduk. Montaj kasetleri Meclis kürsüsünden dinlettiğinde, Türkiye'nin DEAŞ'a yardım ettiği yalanını ve bunun için tezgahlanan MİT tırları operasyonun bizzat Milletvekilleri eliyle uluslararası arenaya taşıdıklarında, 15 Temmuz darbesine tiyatro dediklerinde, darbecileri değil darbeye direnenleri suçladıklarında, tuttuğunuz yol yol değil dedik. Bu yaptığınız Erdoğan'a değil Türkiye'ye muhalefet dedik.
Devam ettiler, Türkiye'yi şikayet edip durdular. Uluslararası bir çökertme operasyonuna siyasi taşeronluk yaptılar.
Bugün Kılıçdaroğlu'na bel altı vurmaya başlayanlar o günlerde gidişattan çok memnundu.
Kılıçdaroğlu gitsin de yerine kim gelsin?
Adaylardan biri "ablasının rabbiyesiri". Darbenin mottosu olan "Yurtta Sulh" projesinin sözcüsü gibi darbeden önce her hitabına "Yurtta sulh cihanda sulh" diyerek başlayan ve "Ben başbakan olacağım" diye bitiren Meral Akşener'in bir tanesi!
"Değişmeyen tek şey değişimdir"ciler bakalım İBB adaylığını sağlama almak için mi performans sergiliyor yoksa gerçekten CHP kurultayı için mi kolları sıvıyor?
"Görevden kaçmayız"cılar var bir de. Adı lazım değil, baş harfi Özgür Özel. Meclis performansıyla göz dolduruyor!
"Retoriğin ustasıyım, gencim, gelecek vadediyorum, üstelik okyanus ötesiyle de aram iyi..." Özer'in mesajları genel olarak böyle.
Siyasette yükselişe geçmesi FETÖ'nün CHP'ye operasyon yaptığı tarihlerle örtüşüyor.
Yani neden olmasın.
Kılıçdaroğlu tüm bunlara direnebilecek mi?
"Gemiyi limana yanaştıracağım" dese de "Gemi bordasından çok kötü çarptı".
Yani işi çok zor.
Dolayısıyla asıl film şimdi başlıyor!