CHP-HDP ittifakı 7 Haziran 2014 seçimlerinden bu yana çalışıyor. Her iki parti için de işe yarıyor yani. İki taraf da yeminli Erdoğan düşmanı. Türkiye'ye verdiği büyük zarar kimin umurunda...
Ama bu kirli ittifakın asıl sorumlusu tabii ki CHP. Zira "HDP'yi Türkiyelileştirmek" gibi bir sonuca vesile olmadığını bile bile kurdu bu ittifakı. Üstelik HDP ve PKK ilişkisinin meşrulaşmasına, PKK'nın Türk siyasetinin meşru bir aktörmüşçesine kendinde söz hakkı görmesine yol açtı.
7 Haziran'da 'ödünç oylar'la daha utangaç tonda ifade edilen bu ilişkide patronun kim olduğu sorusunun cevabı Kandil'den geldi: "Ne ödünç oyu, seçimi HDP değil biz kazandık" diyerek Kandil sadece HDP'ye değil CHP'ye de had bildirdi.
***
CHP'nin partneri HDP değil tabii ki PKK'ydı. Ortaklık üstelik sadece sandık başarısını kapsamıyordu; Kılıçdaroğlu'nun hendek kazan teröristlere "arkadaşlar" deyişinden, Zeytin dalı Operasyonu'na karşı çıkmasından, "YPG bize saldırmaz ki" laflarından vs. anlaşılacağı üzere CHP'nin asıl vazifesi PKK'ya siyasi meşruiyet sağlamak, bu vesileyle Batı'nın PKK'ya desteğine de payanda olmaktı.
Böylece PKK-YPG'nin dümen suyuna giren CHP, Türkiye için aleni tehdit olan bu siyasete seçmenini razı etmeyi başardı. Nasıl mı? "Atatürk'ün askerleri" olmakla övünen bir kitle, partilerinin PKK ve FETÖ'nün siyasi kanadı gibi çalışmasına Ak Parti ve Erdoğan nefreti sayesinde sessiz kaldı.
Selefleri "Edirne'ye Enver geleceğine Bulgar girsin", halefleri "İzmir'i AK Parti alacağına ayrılıp AB'ye girelim" diyenlerin partisi olarak CHP, özellikle Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığı döneminde "Atatürk kültü" ile "Apo kültünü" birlikte halaya kaldırmayı bile içine sindirebildi.
***
Söz konusu ittifak iş gördükçe bu yolda emin adımlarla ilerlendi. Hiçbir seçime kendi ismi ve cismiyle girmeye cesaret edemeyen Kemal Kılıçdaroğlu, PKK ve FETÖ'nün aklı olduğu çok belli olan bu ittifak siyaseti sayesinde koltuğunu korumayı başardı. 24 Haziran'da HDP'ye oy nakli yaparak PKK'nın TBMM'de temsiline vesile oldu. İyi Parti'ye vekil transfer edip bunun karşılığında Türk milliyetçileriyle PKK'nın partisini aynı çatı altında buluşturdu. Nihai olarak tüm bunların karşılığında 31 Mart seçimlerinde HDP ve İyi Parti'yle kol kola girip Ak Parti karşısında bazı büyükşehirlerde başarı kazandı.
Üstelik hiç de CHP'li profili vermeyen adaylarla muhafazakar-milliyetçi kitlenin sempatisini kazanma stratejisine HDP'li seçmen transferi yaparak, PKK'dan yargılananları sandık başına görevli dikerek...
Kılıçdaroğlu deyip geçmeyin yani! İttifak çalıştı sonuçta.
***
Peki bundan sonra ne olacak?
Aslında yavaş yavaş uç vermeye başladı. Hani HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli demişti ya, "Mansur Yavaş da Ekrem İmamoğlu da bizim sayemizde kazandığını bilecek" diye... Bu PKK'nın meydan okumasıydı aslında.
FETÖ de verdiği desteğin diyetini alacak. Nitekim İzmir'in yeni belediye başkanının ilk icraatı KHK ile atılan FETÖ'cü memurlara belediyede iş sözü vermek oldu.
***
Bolu'nun CHP'li belediye başkanı "Suriyelilere beş kuruş yok" diye ünleyince HDP'li Sırrı Sakık rol kapmak adına kafa uzattı ve Tanju Özcan'a "ırkçısın sen" dedi. Özcan da muhatabına "Kandil'in kadrolu yalakası" dedi.
Bu diyalogdan da anlaşılacağı gibi ittifakın bileşenleri birbirlerini iyi tanıyor aslında. Vatandaş ise "paylaşım savaşları" başlayınca tanıyacak bunları. CHP'nin aldığı belediyelere KCK, komiser atamaya kalkınca mesela...
Asıl film şimdi başlıyor anlayacağınız...