Bir senedir peşimi bırakmayan bir köşe yazım var.. "Aşı zorunlu değil fakat zorlayıcı olmalıdır" diye bir yazı yazmıştım.. Daha aşı bulunmamıştı bile ben bunu yazdığımda.. Hâlâ toplaşıp toplaşıp bana dünyayı dar etmek için paylaşıyorlar bu yazıyı internette.. Geri dönüp baktım, 'pişman olduğum', 'keşke öyle yazmasaydım' diyeceğim bir şey var mı diye.. Bakıyorum yok.. nefis yazmışım..
Şimdi dünya bu 'zorlayıcı' meselesinde bir sene evvel dediğimiz noktaya gelmiş durumda.. Seyahatler, insan yoğunluğunun fazla olduğu sosyal mekanlar, mahkemeler, okullar derken sıra çalışma şartlarına gelmiş durumda.. Bazı ülkelerde; "Aşı mecburi değil ama aşı olmazsanız sizi işten atarız" demeye başladı işveren... Bu çok tehlikeli bir çıkış...
Bakın diğer her türlü zorlayıcı hükmün alternatifi bulunabiliyor.. Mesela, bazı ülkeler aşı olmayanın, hatta belli ülkelerce geliştirilen aşıları olmayanın ülkeye girişine izin vermiyor değil mi?. Seyahat öncesi yapılacak bir Pcr testi ile ya da girilen ülkede belli süre karantina altında kalmayı kabul ederek bu zorlayıcı uygulamanın alternatifi bulunabiliyor.. Ama istihdam meselesi öyle değil..
ABD'li yatırım bankası Morgan Stanley, 1 Temmuz'a kadar aşı doğrulaması yapmayan personeli 12 Temmuz'dan itibaren ofise almayacaklarını duyurdu. Delta Havayolları da benzer şekilde, aşıyı zorunlu tuttu.. Yeni işe alımlarda aşı olmayanların baştan eleneceğini açıkladı.. Bakın zorlayıcı tedbirleri ilk dile getiren ve hâlâ da arkasında duran biri olarak, işi ayrımcılığa kadar götürebilecek bu kadar ağır bir tasarrufa da karşı olduğumu söylemeliyim.. Şükür ki daha Türkiye'den böyle ayrımcı bir uygulama haberi almadık.. Gelirse yani bizde de bir işveren çıkıp da; "aşı olmayanı işten çıkarırım" derse ne tepki vereceğiz?!.. Gerçi bizde pandemi şartları gereğince işten adam çıkarmak yasaklandı.. Öyle olmasa bile bir formülü çözümü olmalı.. Buna kimse rıza göstermez..
Çok hassas bir dönemden geçtiğimiz ortada.. İşveren kendince haklı olarak diyecek ki; "diğer çalışanlarımızın sağlığı ve iş güvenliğimiz açısından çalışanların aşı yaptırmasını isteyebilir.. Peki çalışan 'hayır' derse ne olur?.. ABD'deki bazı şirketler açık açık işten atmaya kalkmışlar görüldüğü gibi.. Ama aslında yasalar çalışanları bu tür ayrımcılık konusunda koruyor.. İşveren aşı olmayan çalışanını, daha az insanla ilişki kuracağı bir departmana kaydırabilir, süreç düzelene kadar uzaktan çalıştırabilir.. Ya da izin kullandırabilir.. Elbette bir yolu vardır.. Ama 'aşı olmadı diye işten çıkarmak', olacak şey değil..
Tabi bu noktada herkesin dikkatle takip ettiği referans noktası, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Çekya davası.. Çekya'da çocuklarını aşılatmadıkları için ceza alan veya çocukları okula alınmayan aileler, hak ihlali gerekçesiyle mahkemeye başvurmuştu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Büyük Dairesi, aşı zorunluluğunun, demokratik bir toplumda gerekli olduğuna hükmetti ve Çekya'dan yapılan başvuruları reddetti. Büyük Daire'de 16 yargıç, ortak değerlendirilen başvuruların reddedilmesi yolunda oy kullanırken sadece 1 yargıç ihlal olduğu yolunda görüş belirtti. Şimdi bu kararın, taraf ülkelerin tamamında içtihat kabul edileceğini yani yerel mahkemede bir sonuç alınamazsa AİHM'e gitmeye gerek olmadığını söyleyebiliriz. Sözün özü, nur topu gibi bir tartışma başlamak üzere. Bu, aşıların zorunlu olmasından çok çok daha geniş kapsamlı ve çok boyutlu bir tartışma olacak gibi görünüyor..