Onlar sadece çocuk. Bazen somurtmak, sinirlenmek, sinirlendirmek istiyor olabilirler. Hemen parlamayın. Sakin kalabilmeyi öğrenmek en doğrusu.
Şu aralar pinpon topuna döndüm, bir Elvan vuruyor, bir Kerem... Mecazi anlamda tabii. Havadan mı, sudan mı, yıldızlardan mı bilmiyorum onlardaki asabiyet had safhada. Hep ‘deneme’ halindeler, “Acaba bu sınır biraz daha genişleyebilir mi?” diye dolaşıyorlar evin içinde.
Hafta sonu uyanır uyanmaz “Anneee, iPad ile oyun oynayabilir miyim?” sorusu geliyor Elvan’dan. “Tabii ki hayır!” cevabını duymamış gibi görünen Kerem, çizgi film izlemek istiyor. Üstelik okula giderken zar zor uyandıkları bir saatte, cin gibi ayaktalar. Ben ise “Bunun üstesinden gelebilirim!” diye ara gaz veriyorum kendime. Şimdilik fena da gitmiyorum ya, bazen patlamam yakın gibi geliyor. Çocukların niye böyle davrandığını araştırırken önce bir kendime baktım. Yooo, bende bariz bir davranış değişikliği yok. Eskisi gibi devam ediyor her şey. Eşim Hakan da öyle... “Peki, sorun nerede?” diye düşürken, kendi kendime “Belki de sorun yok” dedim, kafasına elma düşünce yerçekimi aklına gelen Newton edasıyla. Belki de sorun yok. Onlar sadece çocuk. Bazen somurtmak, sinirlenmek, sinirlendirmek istiyor olabilirler. Bunun da bir nedeni vardır elbette ama bazen sadece içlerinden böyle davranmak geliyor olabilir. Böyle böyle sakinleştirdim kendimi.
ÇOCUK OLDUĞUNU UNUTMAYIN
Kerem, kapıyı çarpmak istediğinde ona kararlı bir şekilde “Sinirlendiğini görüyorum. Ama kapıyı çarpamazsın. Bu hem sana zarar verebilir, birinin eli sıkışabilir hem de çok gürültü çıkıyor. Ben rahatsız oluyorum” demem bu yüzden. Elvan avaz avaz “Seni hiç sevmiyorum. Yaptığın yemeği de yemeyeceğim!” dediğinde “Şimdi çok kızgın görünüyorsun. Biraz sakinleş, sonra masaya gel!” diyebilmem de. Aslında biliyorum Kerem, kardeşi izinsiz oyuncağını aldı diye sinirleniyor. Kızım ise ‘e’ harfini düzgün yapamadı diye... Bu ‘e’ harfi de nereden çıktı diyenler için, daldan dala atlamayayım. Elvan bu yıl anasınıfına başladı. Abisiyle aynı okulda. “Hah, şimdi sorunun kaynağı ortaya çıktı” diyenler olabilir. Kuvvetle muhtemel haklılar da. Kerem’in ödev yaparken takındığı hal ve tavırları hatırlıyorum, Elvan biraz daha şanslı o yüzden. Misal ödevini yapmak istemiyor mu? Aslında yapamayacağını düşünüyor olabilir.
Yanında olup elini avucuna alıp bir türlü kıvrımını yapamadığı bir harfin üzerinden birlikte geçince dünyalar küçük hanımın oluyor. Sonra sıra sıra yapıyor diğer harfleri...
Kerem’e de uğraşıları sırasında biraz zaman tanıdın mı, her şey yolunda... Geçen gün banyo yaparken elleriyle küvette biriken suyu bir o yana, bir bu yana dalgalandırıyordu. Bir kez “Oğlum etraf çok ıslanıyor, yapma!” dedim, ikinci uyarıya hazırlanırken “Hoooop” dedim kendime “O bir çocuk. Islanacak tabii etraf.” Havluyla kurulanırken koşarak babasına gitti. “Biliyor musun baba, dalgaların kıyıya vurduğu açı, rüzgarın açısına göre değişiyor!” diye muştuladı. Hakan “Ya, nereden öğrendin bunu?” diye sorunca Kerem’in verdiği cevap aklıma kazındı. “Kendim öğrendim. Az önce banyoda denedim, ellerimle dalgalar yaptım!” Evet, bizim yaramazlık dediğimiz şey, onların en büyük öğrenme aracı... Bu da kendime altını defalarca çizdiğim bir not oldu.