İkisinde başrol oynadığı dört filmiyle afişlere çıkan; oyuncu, senarist ve yazar Ercan Kesal kamera arkasına geçerek yönetmen olmaya hazırlanıyor.
Ercan Kesal, bu aralar sanatseverlerin gündeminde en fazla yer alan isimlerden biri. İkisinde başrol oynadığı dört filmle sinemalarda, köşe yazıları da her hafta iki ayrı gazetede. Hayranlarından biriyseniz ona iyice doymaya çalışın çünkü 2014’te kendini ilk yönetmenlik denemesine adayacak! Oyunculuk tekliflerini kabul etmedi, senaryo ve önyapıma odaklanacak! Kesal’ın iki başrol performansı da ödüllü filmlerde: Artık talep görmeyen Hafif Batı Müziği seslendiren bir şarkıcıyı oynadığı Yozgat Blues bu hafta vizyona girdi. 12 Eylül sürecinde ‘kayıp’ edilen oğlunu aramaktan vazgeçmeyen istasyon memurunu canlandırdığı Küf ile çok incelikli bir performans veriyor. Hükümet Kadın 2 ve Sen Aydınlatırsın Geceyi filmlerinde de birer yardımcı rolü var. Tayfun Pirselimoğlu’nun Roma Film Festivali’nden En İyi Senaryo Ödülü ile dönen Ben O Değilim adlı filminde esaslı bir başrolün de altından kalkabildiğini yine izleyeceksiniz. Anadolu’nun orta yeri Avanos’ta doğup büyüyen ve hekim olarak zorunlu hizmeti süresinde yaşadıklarını da bu birikime ekleyen, öğrencilik döneminden beri yazma eylemini sürdüren, hatta meslek yayınlarında röportajlar da yapan Ercan Kesal’ın köşe yazılarını derlediği Peri Gazozu adlı kitabı 2013’ün çok ilgi gören yayınları arasında yer aldı.Kesal ile masaya oturunca Bertolucci’nin oyuncuların müzikteki rubato (çalınmış) terimi gibi dramatik etki yaratacak şekilde doğaçlama yapmalarını tercih etmesinden, Atıf Yılmaz’ın ilk denemelerinde Yılmaz Güney’de fark ettiği küçük rollerde bile öne çıkmasını sağlayan hallerinden söz açtı.
YAPTIĞIM İŞİN HAKKINI VERİRİM
“Oyunculuk sürecimin beni de şaşırtan bir gidişatı var. İlk ciddi anlamda oyunculuk deneyimim ve performansım 2008’de Üç Maymun’da. İki filmin senaryosunda yer almışım, dokuz tanesi uzun metrajlı on bir filmde rol almışım. Son üç tanesi de başrol.Oyunculuğunun takdir edilmesiyle birlikte sen de kendi kendine soruyorsun: Ben ne yapıyorum da böyle oluyor? Ben karşısında bir seçim telaşı içinde olmadan ona replik veren, yardım eden konumunda olduğumda her şey yolunda gidiyor. İşçi gibi işçi, patron gibi patron, şoför gibi şoför olduğunu fark ediyor. Sette rol yapmazsam, oynamaya kalkmazsam bu işi becerebileceğimi fark ettim... Devletle inatlaşan, içindeki sıkıntıyla hesaplaşan, korkuları olan biriyim. Korkmama rağmen ısrarla ilkelerimin peşindeyim. Bütün bunlar bir demiryolu işçisinde vücuda geliyor. Yazılarımda bunları yazdım: ‘Artistlik yapmazsan artistsin’ attım başlığı!”
Aile büyükleri küçükken onu kovalarmış ‘ağzına baktırıyor’ diye! Bir tür doğal meddahmış. Ama Mülkiye’den Tıbbiye’ye uzanan uzun öğrenim yıllarında oyunculuğu düşünmemiş hiç. Gorki, Çehov okuyup Çerkes oyunlarını yeniden öyküleştirerek sahnelemiş. Senaryolar Kesal’ın ilk metinleri değil. Seksenlerde İzmir’de Dönem dergisinde ilk şiirleri ve edebiyat eleştirileri yayınlamdı. Nükleer Savaşa Karşı Hekimler grubunun Son Reçete dergisi için birçok edebiyatçıyla uzun söyleşiler de yaptı, yazıları Şizofrengi’de çıktı.
BURADA KALMAYACAĞIM
Kesal’ın uzun yolculuğunda bu verimli döneminin aslında bir duraktan ibaret olduğu ve burada kalmayacağı izlenimine kapılıyor insan. Kesal da “Ne sinemada ne yazarlıkta burada kalacağım” diyerek doğruladı önsezimi. Senarist, oyuncu ve yazar Ercan Kesal ile bir dahaki röportajımızı yönetmen Ercan Kesal ile yapmak üzere anlaştık. O arada gözünüz filmlerinde olsun!
2014 YILINI BU İŞE AYIRACAĞIM
“Ben okuduğum için yazabiliyorum, yazdığım için oynayabiliyorum... Oynayabildiğim içinde yönetebilecek miyim? 2014, sadece bu işe ayırdığım bir yıl olacak. Hem yazıp hem yöneteceğim ama oynayabilecek miyim, bilmiyorum. Zor...”
BEĞENİLME VE SEÇİLME DUYGUSU KASIYOR
“Üç Maymun’ da başarıyı getiren şey oyunculuk anksiyetesinin bende olmamasıydı. Bir de Nuri Bilge Ceylan ile başlıyor olmak önemliydi. Seçmeler sırasında şunu fark ettim: Kendisinden performans beklediğiniz profesyonel oyuncu, rahat ettirmek için ne yaparsanız yapın kendini kasıyor. Beğenilme ve seçilme duygusu var.”