Neredeyse muhalefet partilerinin tamamı, üzerinde ittifak etmiş gibi bir siyasi cinayet beklentisini yükseltiyorlar.. Buna söylenmesi gereken her söz söylendi verilmesi gereken her cevap verildi.. Üstüne üstlük savcılık iddialar üzerine tahkikat da başlattı. Yani bu iddialar ciddi ise önlem alınacak.. Yok eğer gayr-ı ciddi ise iddia sahiplerinin, kamuoyunu manipüle ettiği anlaşılacak.. İş bu mecrasında ilerliyor anlayacağınız.. Ama asıl dikkatlerden kaçan başka bir nokta var..
**
Suikast söylemlerinden ne anlamak lazım? Bir kişinin öldürülmesi mi? Yoksa bir cinayetin yaratacağı atmosfer mi?.. Bakın dostlar, gizli servisler tarih boyunca çeşitli siyasi cinayetler işlemiş, suikastler bombalı saldırılar gerçekleştirmiştir.. Bazen kendileri bazen de uzaktan kumandayla yönettikleri terör örgütleri eliyle.. Hâlâ da dünyanın dört bir yanında cinayet işlemeye de devam ediyorlar.. Peki ama neden?.. Öldürdükleri adamla bir alıp veremedikleri mi var?.. Değil.. Olay şu, bir cinayet işlenir ve o cinayetin siyasal ve sosyolojik sonuçlarına bakılır.. Mesela gün olur, bir Rus büyükelçi öldürülür Ankara'da.. Rusya ile Türkiye'nin karşı karşıya gelmesi hedeflenir.. İki ülke de uyanık olursa hesaplar bozulur.. Bunun gibi..
**
Şimdi CHP, İYİ Parti ve diğerleri "bir siyasi cinayet olacak, korkuyoruz" diyorlar.. Eğer siyasal sonuçları itibariyle söylüyorlarsa ifade edelim ki her gün yeni bir cinayet işleniyor zaten. Seçim sath-ı mailine her girişimizde bunları yaşıyoruz zaten.. Hatırlasanıza; tamamen seçim odaklı ses kayıtları gazete ofisleri önüne zarf içinde bırakılan fotoğraflar, internet sitelerine korsan olarak yüklenen videolar, kimi gerçek-kimi montaj görüntüler.. Bugün olan bitenden ne farkı var?.. Yine ancak gizli servisler marifetiyle tertiplenebilecek olan kumpaslar görmüyor muyuz?.. Senelerce çeşitli kurumlar içinde sessizce bekleyip vakti gelince kendini patlatan uyuyan militanlar.. Sadece operasyon için açılmış internet siteleri ya da sosyal medya hesapları.. Bir anda onlarca transfer yaparak açılan fonlu televizyonlar.. Yani sizce de FETÖ'nün operasyon yaptığı dönemlerde rastladığımız işlere benzemiyor mu?.. Bence çok benziyor. Hatta bugünkü bazı işler, FETÖ'nün yaptıklarından daha ustaca.. Mesela FETÖ hiç kaynak göstermezdi.. Sadece fotoğraf, ses kaydı, görüntü servis eder, işi bitirirdi.. Hatta bazen sadece başlık atması bile yeterdi.. "Kendi camimizi bombalayacağız, kendi uçağımızı düşüreceğiz" haberlerini hatırlayın.. Bunların tamamının içi boştu.. Taraf'ın yazı işlerinde uydurulmuş başlıklardan ibaretti.. Deniz Baykal'ın CHP Grup kürsüsünde salladığı üzerinde "Deniz Feneri" yazan klasörü veya.. Ya hu kırtasiyeden yeni satın alınmış boş bir klasördü o... Ama sonuç aldı.. Bugünküler kamikaze dalışı yapan kaynaklarla beraber haysiyet cellatlığı yapıp inandırıcılığı kuvvetlendiriyorlar.. Yani FETÖ'yü Türkiye'de kullanan merkezler buradaki yeni partnerleriyle çalışmaya devam ediyor.. Siyasi cinayetse, her gün işleniyor zaten..
**
Fakat kimse aklından çıkarmasın.. Hatırladığım kadarıyla kronolojik sırayla yazacağım; 7 Şubat 2012'deki MİT Başkanı'nın tutuklanmaya çalışıldığı o kepazelikten, Mayıs 2013'teki Faşist Gezi kalkışmasına.. 2013 / 17/25 Aralık yargı darbesi girişiminden 2014 Ocak Mit Tırları ihanetine.. 6-8 Ekim Kobané kalkışmasından, 2015 Çukur terörüne.. İstanbul, Ankara, Kayseri, İzmir, Suruç ve bilumum terör saldırılarına.. Ve en son 2016 / 15 Temmuz'daki Anadolu'yu işgal girişimine kadar olanların tamamı.. Ve tüm bu süreçlerdeki küresel finansal saldırılar.. Hepsi aynı merkez tarafından denendi.. Bazen FETÖ oldu yerli işbirlikçisi bazen PKK bazen DHKP-C.. Ama her seferinde de bu aziz millet gereken cevabı verdi.. Şimdi de sistematik biçimde bu saldırılar başlamış durumda.. Anlaşılan seçimlere kadar da bitmeyecek. Dozu artarak devam edecek.. Ne yapalım. Biraz sıkacağız dişimizi, inşallah bu da geçecek...