“Türk Vatanı, şehit kanıyla sulanmış topraktır. Ecdat mirası, aziz Türk milletinin gelecek kuşaklarına emanetidir. Toprağın altında yatan şehitlerin manevi huzurunda, Türk Vatanı üzerinde yabancı bir devletin askeri, gerekçesi ne olursa olsun, barınamaz, var olmasına izin verilemez. Türk Vatanı, şanlı Türk Silahlı Kuvvetleri’ne emanettir.
İkili anlaşmalar ile Türk Vatanı’nda yabancı ülke askerlerine kalıcı ve/veya uzun süreli üs tesis edilmesi yasaktır.
Hal ve şeraitin gerektirdiği durumlarda ve ancak çok uluslu bir ittifak sözleşmesiyle, yabancı devlet askeri, Türkiye Büyük Millet Meclisi tezkeresiyle en fazla üç aylık dönem için anavatan toprağında görev yapabilir.
Bu uygulama, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden üç ayda bir yenilenecek tezkere ile dört dönem (12 ay) sürdürülebilir. Çok uluslu ittifak uygulamaları çerçevesinde Türk Vatanı üzerinde tesis edilmiş her türlü üs, tesis ve askeri kurum , bu süre sonunda Türk Silahlı Kuvvetleri personeline devredilir ve faaliyetleri, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından sürdürülür.”
Yukarıda ifade ettiğim, Türkiye Cumhuriyeti’nin Ayasofya kararını taçlandıracak ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ MADDE ÖNERİSİ’dir.
Türk milletinin kuvvayı milliye ruhuyla tam bağımsızlık hedefine ilerlemesinde anayasasına koyacağı ve iş başına kim gelirse gelsin uymak zorunda kalacağı bu maddeye ihtiyaç olduğu bilinmelidir.
· İNCİRLİK ÜZERİNDEKİ ŞAİBE ORTADAN KALKMADI…
Gerçeğin altını bir kez daha çizmek gerekiyor: 15 Temmuz işgal amaçlı askeri darbe saldırısı, Amerikan+Avrupa emperyalizminin açık saldırısıdır. (Bkz: Son “Haçlı Seferi”ni püskürtmek… STAR, 31 Ağustos 2017 “1”)
Planlayıcı ve uygulayıcısı, İsmet İnönü’nün 1946’da imzasını attığı ikilisi askeri işbirliği anlaşmasıyla postalını kutsal vatan topraklarına soktuğu Amerikan ordusu, bağlantısında 1952’den bu yana üyesi olduğumuz NATO’dur.
ABD topraklarındaki Norfolk NATO üssünde görevli FETÖ’cü eski tümamiral Mustafa Zeki Uğurlu ile İncirlik 10.Tanker Üs Komutanı, darbeden sonra Amerikalılara sığınma için yalvaran eski tuğgeneral Bekir Ercan Van hattındaki ilişki bunu gösterir.
15 Temmuz ihanetine katılmış yurt dışında görevli tüm FETÖ askeri personelin Almanya başta NATO müttefiklerimiz(!) tarafından korumaya alınmış olması ve yine, kaçak FETÖ savcılar başta pek çok ismin NATO ülkeleri istihbaratları tarafından açıkça korunması neyin delilidir?
Türkiye, milletin bekasına kast etmiş emperyalizmin kutsal vatan topraklarındaki askeri varlığına ve FETÖ-PKK ile ittifak bağlantısı geliştirmiş NATO müttefiklerinin(!) manevralarına zemin oluşturacak taktik mukabeleler ile sadece zaman kaybeder ve geleceğini tekrar tehlikeye atar.
Türkiye’nin, 15 Temmuz saldırısının ışığı altında önce, saldırganın tüm unsurlarını topraklarından temizlemesi gerekmektedir, uzlaşma ölümdür, zamana yayma, milletin bekasına açılan sur gediğidir.
· EMEVİ CAMİİ… MESCİD-İ AKSA… MEKKE-İ MÜKERREME…
İnsanlık tarihi açısından ortak bir kırılma noktasını işaret eden 1929 ekonomik buhranı, 1917 Bolşevik Devrimi sonrasında kanlı ideolojik hesaplaşmalar çağına giren küresel sistem, yükselen Nazi’lerin postal sesinde yaklaşmakta olan büyük savaşın gölgesinde tarihi kimliğini kaybeden Ayasofya’yı yeniden kazandırmak Recep Tayyip Erdoğan’a nasip oldu, kutlu olsun.
Başkan’ın konuyla ilgili konuşmasındaki şu söz önemlidir: "Ayasofya'nın dirilişi, Mescid-i Aksa'nın özgürlüğüne kavuşmasının habercisidir. Ayasofya'nın dirilişi, tüm mazlumların, mağdurların, ezilmişlerin umut ateşinin yeniden alevlenmesidir."
1930’ların ancak tarihçiler tarafından tam olarak analizi yapılabilecek çok özel sürecinde ayaklarının üzerinde durmaya çalışan Türkiye Cumhuriyeti’ni o karar sürükleyen emperyalist-siyonist hareketin bugün mazlum Müslüman coğrafyaya yaşattıklarını görmek önemlidir.
İslam tarihinin pırlanta kültür hazineleri, Bağdat, Basra, Musul, Halep birer enkaz yığınıdır, Şam, Kudüs, Kahire, Mekke ve Medine Siyonizmin ve işbirlikçilerinin işgali altındadır.
Şam’daki Emevi Camii mahsundur…
Kudüs’teki Mescid-i Aksa işgal ve taciz altındadır…
Medine-i Münevvere ve Mekke-i Mükerreme çaresizdir…
Kahire’deki El-Ezher susturulmuştur…
Bu nedenle, Ayasofya’dan Müslüman coğrafyaya yeniden ulaşan ezan bir umudun nefesidir…
Aynı zamanda uzun ve zorlu bir yolculuğun habercisidir…
Olsun… Bu yol şerefli Türk milletinin mukadderatıdır…
(1) https://www.star.com.tr/yazar/son-hacli-seferini-puskurtmek-yazi-1250869/