Oldukça yaralı ve eksik Trabzon ile savunma bloğu göbeğindeki iki görevi emanetçilere teslim etmiş Beşiktaş farklı umutlarını yaşatmaya çalıştılar. Trabzon kendini, Beşiktaş ligi kazanmanın peşindeydi.
Beşiktaş’ta oynaması kuşkulu olan Oğuzhan da sahadaydı. Onun varlığı takımın oyun aklına önemli katkı yapıyordu. Ne var ki o katkı için arkadaşlarının da boş alanları daha iyi kullanması, öne koşular yapması gerekiyordu. Beşiktaş sık sık önde çoğalmayı başardı, ama bunu organize ve hızlı bir biçimde gerçekleştirmedi. Kontrollü oynamak için yavaş kalınca hücumda çoğalma işe yaramadı. İki takım da orta alanı çabuk geçtiler. Çünkü birbirlerini karşılamalar daha çok birinci bölgelerde yapıldı.
Mustafa Yumlu’nun Gomez’i ceza alanında önce düşürüp, sonra topla elle oynamasına hakem penaltı çalabilseydi, skor başlarda değişebilecekti. O ana değin çok küçük dokunuşlara bile faul çalan hakem bunu es geçti!
0-0 düğümünü oyunun tempo kazanması çözebilecekti. Trabzonspor oyunu hızlandıramadı çünkü hem yorgun hem güvensizdi. Beşiktaş oyunu hızlandıramadı, çünkü giderek yoruldu. Birbirlerine engel oldular, ama asıl kendi hatalarıyla kendilerine engel oldular.
Hücuma yavaş hazırlanmak ve İsmail’in ile Quaresma’nın önde top kullanmada yetersiz kalması BJK’ın pozisyon üretmesini engelleyen en önemli nedendi. Giderek artan yorgunluk da üzerine binince ünlenen hücum gücünden eser kalmadı. Gomez hem vurmaya hazır topla beslenmedi, hem de şanssızdı. İlk tek vuruşluk Quaresma pasını gole çevirdi! Demek ki onu böyle beslemek Beşiktaş için önemli bir koşul.
Ve Beşiktaş artık gizli değil, apaçık lider! Artık haftada tek maçla yarışacak. Yorgunluk derdi olmayacak. Bugüne kadar yapabildikleri, bundan sonrasının beklentisini de artırıyor.