Elvan’ın babasına kapıda “Artık şu aypedi işten getirsen diyorum. Çünkü abimin piespisinde engri bördsü rahat oynayamıyorum” diye fırça attığı gün, anlamalıydım işlerin bu hale geleceğini. Bilgisayar, teknoloji, internet, çağımızın gereksinimi, olmazsa olmazı. O kesin. Lakin bir virgül, hatta nokta gerekiyor çocuklarla arasına. ki bizim evde bilgisayar dediğin ancak iş yapmaya yarar. Anne, yaptığı röportajları yazar, baba bir şeyler tasarlar. Eğlence aracı olarak görülmez. Buna rağmen, büyüdükçe çocuklar işlerin hiç de böyle olmayabileceğini keşfetti. Geçen yıl okula başlayınca Kerem, bilgisayar oyunları dünyasına hızlı bir dalış yaptı. Diğer çocukların oynadığı oyun isimleri havada uçuşmaya başladı. O görür, bilir de Elvan geri kalır mı? Hayır, en azından kalmak istemez. Kerem’in yaptığı, onun yapamadığı ya da yapmasına abisi kadar izin verilmeyen şeyler olduğunda en büyük isyanı “Ama abim yapıyor, ben yapamıyorum. Sen bana nasıl yapılacağını göster!” diye oluyor. İzin vermediğim bir şey ise ben de nasibimi alıyorum tabii. “Ben niye yapamıyorum? Büyüdüm işte!” diye. O zaman ben çocukların yaşlarına göre yapabilecekleri ve yapamayacakları şeyler olduğunu, okula başladığında onun da bilgisayarda birazcık oyun oynayabileceğini anlatıyorum. “Bu hiç adil değil! Ben hep küçük oluyorum” diye devam ediyor isyan.
ÜZERİNDE PARMAK İZLERİ VAR, KANITLAYABİLİRİM
Küçüklerin yapmakta daha iyi olduğu bir şeyler aranırken, o kozu yine Elvan verdi bana. Abisini okuldan almaya giderken o kadar hızlı koştu ki epey gerisinde kaldım. “Anne!” dedi, “Galiba küçükler büyüklerden daha hızlı!” Ben nasıl sarıldım bu önermeye bilemezsiniz, “Evet bak şimdi ben senin hızına yetişemedim” diye. Yüzünde bir gülümsemeyle girdi okula.
İşte o günün akşamı, piespide oyun oynamak için izin aldı. (Göz tembelliğine karşı kapama uyguluyoruz ya işte özellikle sağlıklı gözünü bantla kapattığımızda diğerini daha çok çalıştırsın diye izin veriyorum bir süre oynamasına) Fakat, cihazı ara ki bulasın. “En son babam oynamıştı. Ona sormalıyım. Üzerinde parmak izleri vardır. Kanıtlayabilirim. Zaten her canlının parmak izi var. Hatta dinozorların bile. Ama onlar fosilleşmiş. Fosiller, taşlaşmış kalıntılar!” diye birbirine bağladıkça konuları, ben onu serbest çağrışım dağının zirvesinde bırakıp yavaşça ayrıldım yanından. Bir süre konuştu durdu kendi kendine. Neden sonra, oyun oynamak geldi aklına. Legolardan at yaptı. Onları yarıştırdı...