"Bizim siyasetimiz Çerkes siyasetidir!” diyor Kafkas Dernekleri, Gezi Parkı eylemlerinin içine çekilmek istendiğinde. Doğru söylüyor. Çerkes milleti bilir, kimsenin savaşına, itiş-kakışına karışmanın kendine hayır getirmediğini. Daha TBMM’nin başında “Türk” yokken sadece Büyük Millet Meclisi’yken, Sıvas Mebusu Çerkes Emir (Marşan) kürsüye çıkarak milli mücadelenin salt Türklük için verilmediğini dile getirmek zorunda kalır, herkesin Kürdü, Çerkesi bir kenara itip Ziya Gökalp Türkçülüğüne dört elle sarıldığının bilincine varınca. Bunun üzerine de Mustafa Kemal Paşa, “Efendiler, meselenin bir daha tekrarlanmaması ricasıyla bir iki noktayı arz etmek isterim: Meclis-i Alinizi, oluşturan salt Türk değildir, salt Çerkes değildir, salt Kürd değildir, salt Laz değildir. Fakat hepsinden bir araya gelmiş anasır-ı İslamiyedir, samimi bir topluluktur” açıklamasını yapar.
O devirde Türkiye’nin en etkin toplumu Çerkesler’dir; Gazi de bunun bilinciyle Türk’ten sonra, Kürt’ten önce Çerkes der. Ne var ki, gün gelip de Kemalistler dizginleri hepten ele aldıklarında, ilk işleri Çerkesler’i tasfiye etmek olacaktır. İstiklal Mahkemelerinde en çok mesai Çerkesler için harcanır, 1923’de de ilk sürgünü gene onlar yer. Alın bakın 150’likler listesine; ilk sırayı, her nedense Çerkesler oluşturur, ardından Gürcü ve Lazlar gelir sonra da Zazalar’la Kürtler... (Yalçın Karadaş-Mimar/Yazar 12.02.2013)
Tek parti diktasında Çerkesler harp okullarına alınmaz! Devlet yönetiminden silinirler birer ikişer. Ubıhlardan, özbeöz Çerkes, Keriman Halis, Dünya Güzeli seçildiğinde, Çerkes’liği yok edilmek istenircesine Ece soyadı verilir ki, Çerkesler’in Türkleştirilmeleri hızlandırılsın! Çerkes’ten niye böylesine çekinilir? Biat kültürü yoktur, diz vurup, boyun kesmek yazmaz kitabında Tha’dan başkasına da ondan yeğenim!!
***
Gelelim Türkiye’ye özgü solculara. Onların katında da Çerkesler’in hiçbir önemi olmadı. Hatta kendilerine nedense “sol” diyen kuşaklarca en çok Çerkesler’in üzerine gidildi, Çerkesler hedefe oturtuldu, MİT’çi, polis, casus olarak suçlandı. Bunun nedeni “solcu” geçinen kesimin büyük bir bölümünün, solculukla ilgisi olmadığını, salt kişisel çıkarlar, tek parti diktasına hizmet edip avanta almak, derin devletin dehlizlerinde yer tutmak isteyen kişiler olduğu Sovyetlerin Ekim devrimini yaşamış, bu deneyimden de çok şey öğrenmiş Çerkes milleti bir bakışta anlamasıydı.
Çok partili dönemde Çerkes kimliğinin karşısında hep bir soru işareti oluşturdular. Çünkü onlara göre Çerkesler “Beyaz Türk” olmuştu. Yok olmakla Türk olmak arasında sıkışıp kalınca, Çerkesler’in çoğunluğu ikinci seçeneğe yönelince devlet yakalarından düştü. Çerkes sorunu çözülünce de var gücüyle Kürdün üstüne çullandı!
Günümüze geldiğimizde bütün meselenin Kürtlere arka çıkmak, onlara gasp edilen hakları vermek üzere kurgulandığını görürüz. Sırrı Sakık ne dedi hatırlasanıza? “Sonradan bu ülkeyi kendine vatan edinenler... Kafkaslardan, Balkanlardan gelenler... Boşnaklar, siz bu ülkenin sahibi değilsiniz. Haddinizi bileceksiniz!”
Vay vay vay... İnsan hakları savunucusuna bakın hele! Hem de üç dönem Muş Milletvekilliği yapmış. PKK’nın bir dönem iki numarası Şemdin Sakık’ın kardeşi. Barış sürecinin gerçekleşmemesi için yırtınan, ırkçılığı kurulduğundan günümüze tescilli CHP dururken, sen kalk Kafkasyalılara saldır! Sakık sonradan özür diledi gerçi ama önyargılarından kurtulup kurtulmadığını kim bilecek!
Kürt halkına yapılanların hemen hemen aynısını yaşamış Çerkes milletinden destek isteyecekken, hakaret etmeyi tercih eden bir kafa yapısının bu önyargılı yaklaşımını incelemek gerek.
Kısacası at izinin it izine karıştığı bir Gezi Parkı eyleminde, Çerkes Dernekleri “bizim siyasetimiz Çerkes siyasetidir!” diyor çünkü işin içine karışır ya da karıştırılırsa, her şey bittiğinde, namert kuytuya sığındığında, ortada bir başına kalacağını bilir. Dahası soykırımının en berbatlarından birini yaşamış olan bir halk, kendi kimlik, dil, kültür savaşımına omuz vermeyenlere, hatta hiç ilgilenmeyenlere niye destek olsun ki? Ne uğruna? Yaşam biçimi mi? Ağaç sevgisi mi! Ne zaman birileri çıkar Çerkes milletinin haklı davasına ciddi bir biçimde destek verir, soykırımı kabullenir, o zaman Çerkes derneklerinin kapısını çalıp yardım istemeye hakkı olur! Anlayanlar anlamayanlara anlatsın lütfen!
(Meraklısına not: Mimar/Yazar Yalçın Karadaş’a teşekkür eder saygılar sunarım)