Son gelişen piyasa çalkantısı Arjantin’den başladı- diye bir laf çıktı. Gerçi 23 Ocak’ta Çin verisi bozuk gelince olay tetiklendi ve Çin’in kontrollü yavaşladığı gözardı ediliyor. Ama Arjantin’de ne oluyor diye bakalım da, yarın öbür gün Arjantin patlar manşetlere geçerse, biliyor oluruz.
Arjantin’i -kırılgan sekizli- diye listeye de aldılar, aslında Arjantin gelişen piyasa bile sayılmıyor, çünkü sermaye hareketlerine kapalı ülke. Sermaye giriş-çıkışı yasak. Olan yabancı sermayeyeyi de hükümet devletleştirdi, el koydu. O yüzden normal bir piyasa hareketi Arjantin’de yok. Ancak aylardır süren olaylar zinciriyle Merkez Bankası rezervleri ayda 1 milyar azalmaya Arjantin Pesosu da hızla değer yitirmeye, başlayınca anlaşıldı ki, Arjantin’in dış dünyada pek seveni yok. -Oh olsun- diyen bir hayli.
Arjantin’in sorunu 2001-2002 krizinden başlıyor. O zaman gelişen piyasa ve IMF gözdesiydi, doları Peso’ya eşitleyecek kadar liberaldiler. Özelleştirdiler, sermayeye açıldılar. Sonra rüzgar tersten esti, büyük kriz yaşandı. Krizin halkı aşırı yoksullaştırması üzerine açık piyasadan vaz geçip, kontollü-kapalı ekonomiye geçtiler. Galiba mesele de burada başladı. Ekonomiyi açsan, dert... Kapatsan, başka dert.
Krizden hemen sonra Nestor 2003’te başkan oldu. 2007’de ölünce de eşi Cristina Başkan seçildi. Arjantin ekonomisi de o sıralarda kapanmaya başladı. Devletçi-sol popülist politikalara geçtiler. Venezuela-Chavez ve Küba-Castro’ya yakın durdular. Wikileaks belgelerine göre ABD Dışişleri, Caracas’taki elçiliğe -Cristina’nın ruh sağlığını ve stres durumunu ve yatıştırıcı ilaç kullanıp kullanmadığını- soruyordu. Arada Falkland adaları yüzünden İngiltere ile itiştiler. Devletleştirmeler başlayınca da İspanya ve hemen herkesle kavgalı oldular.
Cristina iki dönemdir başkan. Ekonomik sorunlar temelde 2002’den beri sürüyor. Cristina’nın partisi Ekim’deki ara seçimde Mecliste üçte iki çoğunluğu yitirdi. Muhalefet hem sermaye hem de halk yanlısı olma iddiasında... Partisi çoğunluğu alsa, Cristina’nın üçüncü kez başkan seçilmesi için anayasa değişikliği yolu açılacaktı, artık o yol kapandı. Şimdi Cristina’nın görev süresinin 2015’te bitişi bekleniyor. Cristina -Sol politikalarımız sürecek- deyip, sermayeyi hoplatıyor.
Arjantin hükümeti son 4 yıldır piyasalarla itişiyordu. Merkez Bankası rezervlerini borç ödemekte kullanmak için Merkez Bankası’nı kontrole aldılar. Bazı borçları ödemediler.
Sonra hükümet sermaye kontrolleri koydu, çıkışları kısıtladı. Halkın dolar tutması yasaklandı. Ve anında karaborsa oluştu. Bir ülkede dövizin birden fazla fiyatı varsa, devlet-piyasa ayrı kur veriyorsa, zaten çanak çömlek patlama yolunda demektir.
Ardından Arjantin hükümetinde -enflasyon- tutkusu başladı ve hesapta enflasyonla mücadele edilirken enflasyon rakamının ne olduğu karışmaya başladı. Döviz gibi enflasyonda da resmi veri-gerçek veri ayrımı başladı. IMF Arjantin ekonomik verilerin güvenilmez olduğuna hükmetti.
Sonra Arjantin hükümeti yerli ve yabancı şirketleri devletleştirmeye başladı. Devletleştirilen şirketlerin sahipleri paralarını alamadıklarından şikayete başladılar. En büyük gürültü, petrol şirketi YPF’deki yabancı paylarının devletleştirilmesinde koptu.
Arjantin’in ana ihracatı soya fasulyesi uluslararsı piyasada para ederken, işler daha iyiydi. Geçen yıldan beri fiyatlar düştü. Arjantin hükümeti son birkaç yıldır ithal ikamesi yapıp, hesapta ulusal endüstri geliştirmeye, gaz-su-elektrik enerjiyi tüketiciye ucuza vermeye, tarımı desteklemeye devam ediyordu. Muhtelif kesimlere devlet eliyle ucuza-bedava dağıtılan hizmetler vardı. Peso kuru devlet eliyle yüksek tutuluyordu. Bütün bunlara rağmen ekim seçimi, hükümetin çabalarının oya dönüşmediğini gösterdi.
Ekimden beri azalan rezervler nedeniyle Merkez Bankası önceki hafta dolar kısıtlamalarını ve kur kontrolünü biraz gevşetmek zorunda kaldı. Sonuçta Peso sert düştü.
Görüldüğü gibi bunlar Arjantin’e mahsus meseleler. Arjantin parasının değer kaybetme zamanlamasının diğer ülkelerle ilgisi yok. FED ile de ilgisi yok. Kapalı piyasa Arjantin’e FED parasının F’si bile gitmedi ki para çıksın.
Arjantin çalkantısı, iç siyaset itişmesi. İş dünyası ve medya da itişmeye taraf. Ve tabii ki dış dünya da itişmeye taraf. Arjantin liberalizasyon denedi olmadı, içeri kapanmayı denedi, yine olmadı. Gerçi yapılan da tam yapılmadı, yamuk ve yanlışlar var. Arjantin’in asıl aşamadığı, Peronizm denen ve başı sonu olmayan biraz milliyetçi, biraz popülist ve her niyete yenen muz misali siyaset. Eskden Peronizm teklediği zaman Arjantin’de darbe olurdu. Şimdilik ekonomik kriz oluyor.
Ve bu kargaşada pek konuşulmayan: Dünyanın ikinci büyük kaya gazı ve dördüncü büyük kaya petrolü yatakları Arjantin’de. Ve tam da işlenmeye hazırlar. Galiba enflasyon-devalüasyon-kur bahane. Asıl kavga bu yatakları devletçilerin mi, liberallerin mi işleteceği kavgası...Arjantin petrolü de bulduktan sonra sol devletçi Venezuela-Küba mı olacak, yoksa sağ piyasacı Şili-Kolombiya mı olacak? Galiba esas mesele bu.
twitter.com/selimatalayny