Barack Obama’nın işi zor... -Suriye’yi bombardımana karar verdim... Ama önce Kongre’ye soracağım- dedi. Halbuki geçen cumartesi harekat başlıyordu. Cuma gecesi bu kararını açıkladığı danışmanları itiraz etti. -Kongre’ye gerek yok, iş çıkarma...- dediler, -Harekata yetkin var, yasal- anayasal sorun yok- dediler, dinlemedi.
Obama normal bir kanunu normal zamanda Kongre’den geçirirken zorlanıyor. Hele muhalefetin karşı olduğu bir yasa hiç geçmiyor, geçerse de zar zor ve ancak değişiklik önergeleriyle tanınmaz hale getirilip öyle geçiyor. Böyle bir ortamda -Suriye’yi vuralım mı- diye Kongre’ye gelince, arı kovanına çomak sokmuş oldu.
Kongre, yani Senato ve Temsilciler Meclisi’nde tezkereye oy, parti çizgisine göre değil, bireysel tercihe göre veriliyor. Senato’da Obama’nın Demokratlar’ı çoğunlukta. Meclis’te ise çoğunluk muhalif Cumuriyetçiler’de. Ve son durum şu: Senato’dan zorla geçer de, Meclis belirsiz! Üstelik Cumhuriyetçi Meclis Başkanı, siyasi riski göze alıp, devlet adamlığı sergileyip Başkan’ı desteklediği halde.
Şimdilik takvim şu: Çarşamba Türkiye saatiyle sabaha karşı Obama, Beyaz Saray’dan ulusa seslenecek. Sonra çarşamba akşam saatlerinde Senato tezkereyi oylayabilir.
100 üyeli Senato’da 51 oyla tezkere geçiyor, ama risk var: Tezkereye karşı tek bir senatör çıkıp, kürsüyü işgal edip saatlerce günlerce konuşup, süreci tıkayabilir. Bu engeli aşmanın yolu, Demokratlar’ın her zaman kolay bulamadıkları 60 oy.
Tezkerenin Meclis’ten nasıl ve ne zaman geçeceği ise iyice belirsiz: Bu hafta...ya da gelecek hafta.
Obama Kongre sürecini başlatınca, kamuoyu da taraf oldu. Kamuoyu, savaştan bıkmış. Afganistan savaşı 12 yıldır sürüyor. Savaşların ekonomik krizi başlattığına inanan seçmen, yeni bir savaş-işsizlik sarmalı istemiyor. Suriye’nin neden vurulması gerektiği de iyi anlatılamadı. ABD’de zaten izolasyon -dünyadan uzak durma- tercihi yükselmişti. O yüzden seçmen, Kongre’deki temsilcisine -Hayır- diye telefon ediyor. Seçim bölgelerindeki toplantılarda da Kongre üyeleri seçmenden -Hayır- ayarı aldılar. Bu ortamda tezkere nasıl geçer?
Gerçekte Obama’nın mesaj çelişkisi var: Suriye’yi vurma yetkisine sahip ve bu harekatın 2-3 günle sınırlı olacağını baştan beri söylüyor. Muhaliflerin de yakaladığı çelişki şu: Bu 2-3 günlük sınırlı bir harekat ise neden bize gelip yetki istiyorsun? Beyaz Saray buna: Hep birlikte karar alırsak, daha güçlü oluruz diyor... Bazısına göre ise Obama, İngiltere çekilip dünyada yalnız kalınca Kongre’ye gitti.
Kongre’de diğer sorun: Yok 2-3 günde durmayacaksan, o zaman daha kapsamlı harekata hazırlanıyorsun, onun yetkisini biz vermeyiz... Bu engeli aşmak için Obama -Postal yere basmayacak, işgal yok, rejim değişikliği yok, şu yok bu yok- diye sınırlamalar getiriyor.
Sonra da sorgu sual devam ediyor: Suriye’de ulusal güvenlik çıkarımız nedir? Suriye bize tehdit mi? Suriye nerede? Bu 2-3 günlük bombardıman ne işe yarayacak? En önemli soru bu, çünkü ne kadar hedefin hangi oranda vurulacağı, Suriye’de bundan sonraki süreci belirleyecek.
Temsilciler Meclisi’nin tavrına göre zorlu bir mücadeleyle tezkere geçerse, Obama için Pirus zaferi olabilir. Yani zafer, ama siyaseten ağır yaralı... Kongre tıkanırsa ya da -Hayır- derse... Obama başladığı noktaya gelecek. Bu saatten sonra bombardıman olmazsa, hem kendisinin hem de ABD’nin dünyada tefe konacağını biliyor. Bölgedeki etkiler de ağır olur.
ABD takviminde bombardıman için bu hafta uygun, bir de gelecek hafta var. Fransa’nın -BM raporunu bekleyelim- lafı, 3 hafta demek. Obama’nın o kadar zamanı yok. Fransa olmadan da bir koalisyon kurabilir. BM Genel Kurulu 23 Eylül haftasında başlıyor. Gerçi ABD Suriye konusunda BM sürecinin tüketildiğini düşünüyor, ama BM dünya liderleriyle açılırken, bombardımanın da bitmiş olması beklenir.