Trabzonspor’un ahı gitmiş vahı kalmış. Galatasaray’ın ise ne hali var ne mecali! Türk futbolunun önde gelen bu iki takımı dün gece Ali Sami Yen Arena’da karşı karşıya geldi. Bence futbol değil, çiftetelli ile horon karışımı bir oyun sergiledi!
Mustafa Denizli zirvede olduğu 1980’lerde kalmış! Galatasaray’a oynattığı düzen artık hiçbir sahada hiçbir takım tarafından oynanmıyor.
Bana en garip gelen, Sneijder’ı dinlendirmesiydi. Niçin dinlendiriyor? Lazio maçı için. Lazio’yu yensen, tur atlasan ne olacak? Bu takım, bu seyirci, bu camia, bir an önce bu sezon bitsin diye dua ediyor. Yani Mustafa Denizli’nin dışında herkes anlamış sezonun kafalarda ve gönüllerde bittiğini.
Galatasaray formalite maçları oynuyor. Bu maçlarda elindeki en iyi takımı süreeksin sahaya. Taraftarının gönlünü almaya çalışacaksın. Ama sen öyle yapmıyorsun. Hala Sabri’den, Umut Bulut’tan hayır bekliyorsun! Ve tabi olmuyor.
Dün akşam genç ve umut veren hakemimiz Deniz Ateş Bitnel, Türkiye’de hakem olmadığının en güzel kanıtıydı! Maçta iki tane penaltı verdi. Bunların ikisi de penaltı filan değil. Ama gösterdiği kırmızı kartlar doğru. Özellikle Trabzonsporlu futbolcular top yerine hakem ile oynamayı tercih ettiler. Bunun karşılığında da Trabzonspor kıpkırmızı kesildi; hakem 4 bordo-mavili futbolcuyu oyundan attı.
Galatasaray, Selçuk’un ayağından attığı penaltıya Podolski’nin şahane golü ekenince, maçı zor da olsa kazandı. Ne var ki, ne oynanan oyun, ne de Denizli’nin verdiği taktik, taraftarı da futboldan anlayanları da tatmin etmedi.
Mustafa Denizli türlü mazeretlere sığınabilir... Belki eldeki malzeme bu. Yapılan yemek de bu. Ne var ki; eğer Sneijder gibi eldeki en iyi malzemeyi kullanmıyorsan, o zaman bu mazeret geçerli değildir.
Galatasaray zor da olsa 3 puanı aldı. Ama hep tekrarladığım gibi, bu sezon ne kadar çabuk biterse, Galatasaray da o kadar çabuk mutlu olacak!