Arda’nın, “Oynama yasağı” biter bitmez İniesta’yı keserek oynamaya başlaması; elbette büyük bir olay... İyi başladı diyebiliriz ama, çok iyi değil!
Bizim medya kanalıyla İspanya basınından Türkiye’ye yansıtılanlar, Arda sanki manşetlerden inmiyormuş gibi bir havada sunuluyor ama; işin içinde epey bir abartı olduğunu söylemeliyiz. Bize sunulmak istendiği kadar ön planda değil. Ama bu da fazla önem taşımıyor. Çünkü yakında, daha da ön plana çıkmayı başaracaktır. Ondan kuşku duymuyoruz.
Fakat Arda, maçın ikinci yarılarında, neredeyse tamamen duruyor. Kondüsyonu, 90 dakikayı çıkarmaya henüz uygun değil. Bu eksikliğini bir an evvel gidermeli... Çünkü; onun yüzünden İniesta gibi biri kenarda bekletilirken, hocası Luis Enrique, Arda için daha fazla hoşgörülü olamaz. Çok çalışması gerek.
***
İyi olan taraf şu... Arda çok fazla topla buluşmamasına rağmen, top her ayağına gelişte doğru işler yaptı. Kolay yıkılmadı, güçlüydü... Neredeyse yanlışsız oynadı. Ama daha fazla sorumluluk almalı.
Messi’nin golüne yaptığı muhteşem asist, klasının hangi kalibrede olduğunu gösteren bir ölçüm noktasıydı. Fakat bunu tek örnekte bırakırsa, aradan geçen zaman aleyhine çalışır.
Topu ayağında fazla tutmaması, onun adına önemli bir gelişme olmuş... Barcelona’nın pas trafiği çizelgesine uygun davranıyor. Kendini gösterme adına gereksiz sokuluşlar, yanlış yerde top arayışlar, bulduğunda da artistik numaralar yapmaya çalışmıyor. Pozisyon takip ciddiyeti var.
Ama gene de, ikinci yarılardaki bitap düşmüş hali; onu takımda tutmaya yetmeyecektir. Henüz ekip içinde çok yeni olmasının avantajıyla, hocasının hoşgörü limiti şimdilik yüksek ama; hiçbir Avrupalı teknik direktör, oyunda 45 dakika kalabilen bir futbolcuya fazla yüz vermez. Hele İniesta gibi biri kenarda beklerken... Arda bunu unutmamalı!
***
Arda’nın Türkiye ile ilişkileri sıkı ve yoğun... Bunda garipsenecek bir durum yok ama; tüm yaşamını buna endeksleyerek giderse, bu bağımlılık başını sıkıntıya sokar. Kız arkadaşlarıyla buluşma, İstanbul gecelerine akma, reklam ve tanıtım filmlerinde oynama, ödül törenlerine katılma, parti düzenleme ya da düzenlenmiş partilere iştirak gibi bulabildiği her gerekli-gereksiz sebeple Türkiye’ye kaçış tutkusu; konsantrasyonuna ağır darbe vurur. Önce işini ve geleceğini orada sağlama alsın; sonra yapmak istediklerine zaten fazlasıyla zaman bulacaktır.
Uluslararası arenada, ilk kez bu denli önemsenen bir ismimiz var. Kolay kaptırmayalım.