Ukrayna mili maçı öncesinde; birinci sorunumuz, takımımızın nasıl oynayacağı ya da nasıl oynaması gerektiği değil, Arda’ya uygulanan ambargodur. Sayısız defa dünya şampiyonu olmuş, defalarca finale yükselmiş major ülkelerin tamamı dahil; hiç birisi, hiçbir şart altında, bu şampiyonalarda daha grup maçları sırasında elenen futbolcularına 650 bin Euro prim dağıtmamıştır. Daha da önemlisi, şampiyon olduklarında dahi vermemiştir. Petrol zengini şımarık ve görgüsüz Arap ülkeleri bile, böyle bir çılgınlığa girişmemiştir.
***
İşte Arda; (Israrla, inatla, bilerek) reddetse de, bu fiyaskonun bu raddeye gelmesinin başrol oyuncusudur. “Sözü edilen parayı ben istemedim. Kaptanları olarak takım arkadaşlarımın taleplerini hocamıza ilettim. Bu görevimdi... Benim parayla-pulla işim olmaz” dese de; 150 bin Euro fark için takımın bu hale gelmesine önayak oldu.
Sonradan, esas nedenin para olmadığı savı iddia edilse de; diğer nedenin ne olduğu ortaya çıkmadı. Çünkü konuyu saptırıyorlar. Federasyon da, para konusunun bu şekilde gündemde yer almasından (Kendilerine de zararı dokunacağı endişesiyle) ciddi şekilde rahatsızdı. Bu nedenle konunun üstü örtüldü. Ya da örtülmesine çanak tutuldu. Ama bu durum, Arda’nın işine yaradı ve konunun mazlum tarafı konumuna geldi. Arda ve arkadaşları, Euro 2016 sırasında Fatih Terim’in gözü doymak bilmeyen istekleriyle canını sıkmış, zor durumda bırakmış, hatta ilk iki maçta hiç oynamayarak; elenmemize bile yol açmıştı. Terim bu ihaneti unutur mu, affeder mi?
Arda İspanya’da yükselen bir grafik çiziyor diye, onu milli takıma almadığı için Terim eleştiriliyor ama: aksine alsaydı, yerin dibine sokulması gerekirdi. Hocamız kişisel öfkeyle değil, ilkelere bağlılıkla hareket ediyor. Ukrayna maçı öncesinde hocanın canını sıkmayın.
Endişeye gerek yok... Bu gece Arda’sız diğer ambargolular ve çılgın Euro desteği olmadan kazanacağız.