Yazıya bu başlığı attıktan sonrasında başlığın rahminden yazarın zihninden bir türlü cümleler hayat bulamadı kendine.
Hatta başka bir yazı yazıp gönderdim gazeteye “Sorunsuz ülke yönetilemez”diye
Selahattin Eş ağabeyin yazısını okuyunca bu yazının ne kadar gerekli olduğu kanaati oluştu.
Selahattin Bey bir kaç gündür konferanslar için yollardaymış.Yazısında bu konuyu işlemiş ve sonunda karşılaştığı insanların kendisine sordukları soruları sıralamış.
1- Bu Anayasa Mahkemesi üyelerinin hemen tamamı Abdullah ve Tayyib Bey tarafından tayin edildiği halde, nedir bu kendi kalemize gol attırmalar.
2- Daha önce Pensilvania Şeyhi’nin yanında olduğunu hissettiren B. Arınç’ın şimdi de AYM Başkanı’nın yanında yer alması, bir komplonun parçası değil mi? Bu kişideki bu büyük değişim, sadece hissî olmakla açıklanabilir mi? Ve hele, ‘yeniden avukatlık cübbesini giymek istiyorum’ gibi çıkışlar? Bu kişi, bizim insanlarımıza yapılan onca zulümler karşısında hiç cübbesini giymeyi hatırlayamamışken, şimdi niye?
3- Bizim İslami vahdet emeliyle on yıllar boyu sempati beslediğimiz İran’ın özellikle Suriye’de bunca katliâma katılması ve kendi yetmezliğini görünce Müslüman diyarlarının Amerika tarafından bombardıman edilmesine Rusya’yı da dahil etmek için Putin’i ikna etmesini nasıl yorumlamalı?
4- Türkiye’nin Suriye konusunda taa baştan beri tutarlı bir şekilde takib ettiği siyasetin değiştirilmesi yolunda bizim camiamızdan bazılarının bile görüşler açıklamaya başlaması ve Esed rejiminin yanında yer almak gerektiğine dair görüşleri dillendirmeleri, doğruyu sonuca göre belirleme sığlığı değil mi?
5- Yayın hayatına yeni katılacağı açıklanan bir yayın organında yer alacağını açıklayan bazılarının yıllarca kendilerinin de içinde bulundukları gazeteleri havuz medyası diye suçlamaları ve oralarda yazanları iktidar trolü/ yalakası diye suçlamaları ve ama 100 yıla yakın zamandır darbeci ve laik oluşturulan asıl havuz medyasına laf etmemeleri, bir aşağılık kompleksi değil mi?
İşte bu merak edilen sorulardan daha çok gazetecilerle ilgili kısmını “araftaki taraflar”olarak nitelendirerek yazmayı düşünüyordum zaten.
Gerçi sorulan merak edilen konular ayrı bahis konuları olacak kadar mühim ve ciddi değerlendirilmeli.
Ruhu sürekli arafta kalacakların taraftarlığı konusundaki yelpaze genişleyecektir.
Bakalım ne olacak?