Bradley Manning idam cezasını göze alıp erişebildiği ‘gizli’ belgeleri Wikileaks’e ulaştırıyor... Edward Snowden ülkesinebir daha ayak basamama pahasına kopyaladığı belgeleri İngiliz ‘Guardian’ gazetesi muhabiriyle paylaşıyor... Amerikan arşivleri elek gibi, delik deşik...
Ancak, bir profesörün ‘bilgi edinme hakkı yasası’ (FOIA) çerçevesinde yaptığı başvurular FBI tarafından tam altı kez reddedildiği için, basit bir konuda hâlâ karanlıktayız: 11 Eylül (2001) günü dört uçakla New York ve Washington’daki hedeflere saldıran gençlerin, eylemlerini hangi dürtülerle gerçekleştirdiklerini anlamamıza yarayacak belgeyi açıklamaya bir türlü yanaşmıyor FBI...
Prof. Charles Kurzman’ı şimdiye kadar tanımamışım, üzgünüm. North Carolina Üniversitesi’nde sosyoloji okutuyor Prof. Kurzman; gözünün ucuyla da İslâm Dünyası ve radikal hareketlerle ilgileniyor... Bayağı bir yayını var. Uğursuz eylemlerin 12. yıldönümünde peşinde olduğu belgenin encamını kaleme aldı.
Uğursuz eylemlerin planlayıcısı Muhammed Atta adlı Almanya’da eğitim almış Mısırlı bir gençti. Hamburg’ta yaşadığı hayata bakılırsa ‘radikal’ sıfatını hiç hak etmeyen, hatta ‘İslâmcı’ bile denemeyecek biri... Birdenbire büyük bir organizatöre dönüşüyor, farklı devletlerin vatandaşı başka gençleri örgütlüyor... Kimine pilot eğitimi aldırıyor, kimini yakın döğüş sporlarında uzmanlaştırıyor...
Muhammed Atta bu... Peki, Atta’nın geride bıraktığı elyazısıyla yazılmış beş sayfalık notun en can alıcı beşinci sayfasını FBI neden açıklamaya yanaşmıyor?
İlk dört sayfayı eylemden kısa süre sonra internet sitesine koymuş; ama beşinci sayfasız... Prof. Kurzman da varlığını Washington Post’taki bir haber sayesinde öğrendiği beşinci sayfanın peşine düşmüş... 11 yıl içerisinde altı kez, “Öğrenmek yasal hakkım, ne vardı o beşinci sayfada?” sorusuyla FBI’ya başvurmuş...
Washington Post, haberinde, Atta’nın notunun son sayfasının şu cümleyle başladığı belirtiliyormuş: “Allah, kendim ve ailem adına...” Yani ‘Besmele’ diye bildiğimiz ve her işe başlarken kullanmamız öğütlenen, Yaradan’ı övme amaçlı cümleyi Allah’ın yanına kendisini ve ailesini de koyarak çarpıtmış Atta...
“Bu İslâmi açıdan hoş görülmez; küfür sayılır” diyor Prof. Kurzman: “Müslümanlar ‘tevhid’ inancını her şeyden üstün tutarlar; Kur’an’da, ‘Kim ki, başkalarını Allah’la bir tutar, o büyük bir günah işlemiş olur’ deniliyor; Atta’nın ise kendini ve ailesini Allah’la eşit düzeyde gördüğü anlaşılıyor...”
Unutmuşuz, ama Prof. Kurzman hatırlatıyor: 11 Eylül uğursuz eylemlerinden hemen sonra, İslâm Dünyası’nın öndegelen âlimleri yapılanı şiddetle kınamışlardı. “Sıradan müslümanlar ise böyle bir eylemi kendi inançlarını paylaşan birilerinin yapamayacağına o kadar emindiler ki, İsrail’i ve ABD’yi suçlayan söylentiler ortaya çıkıverdi. Televizyon kameraları, bir-iki yerdeki sevinç gösterileri üzerinde yoğunlaştı; oysa İslâm Dünyası’nın her yerinde kurbanlarla dayanışma gösterileri düzenlenmişti...”
Neden acaba 11 Eylül eylemcisi Atta’nın kendi elyazısıyla bıraktığı notun öğrenilmesini istemiyor FBI? Prof. Kurzman, bu soruya, “Nasıl bir inanç taşıdıkları bilinirse gerçek müslüman sayılmama ihtimalini düşünerek eyleme katılanların İslâmi kişiliklerinin sorgulanmasını istemiyor da ondan” cevabını veriyor.
ABD’nin bu konulara meraklı ve her yıl tekrarladığı ‘İslâm Dünyası ve aşırılık’ yoklamasıyla bilinen araştırma kurumu PEW, anketin bu yıla ait sonuçlarını, 11 Eylül günü açıkladı. ‘Aşırılık’ denilince her ülkeden müslümanların tüyleri diken diken oluyor, çıkan tabloya göre... Yüzde 67 “Bu konu ciddi” diyor 11 ülke ortalamasında...
En fazla dert edinenler Senegal (75), Lübnan (73), Tunus (71), Malezya (70) gibi kendileri veya etrafları inanç iddialı terör eylemlerine maruz kalan ülkelerin vatandaşları... Konuyu en az ciddiye alan kimler? Biz... Evet, Türkiye’de sadece yüzde 51 oranında insan, “Bu konu ciddi” demiş...
Bizler de ciddiye alalım derim...