Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın geçen Salı günü yaptığı açıklama, tabii ki önemliydi. Okudum. Çok şey yazılabilir. Ben, Vakfın telaffuz ettiği her bir iddia hakkındaki ilk intibalarımı paylaşıyorum.
-Gezi parkı eylemlerinin arkasında hizmet hareketi vardı.
Bu iddia, acaba kimin iddiası? Ben, böyle bir şey işitmedim. (Tereddüt hasıl olduysa, eylemlerin yoğun olduğu günler, böyle bir açıklama için daha elverişliydi.)
-Gezi eylemcilerini hizmet’e yakın savcı ve hâkimler tutuklamayıp salıvermiştir.
Böyle bir şey de işitmedim. Evet, palalı esnafın yakalanıp salıverilmesi tuhaftı. Fakat, bunu ‘hizmete yakın savcı ve hakimler’ niye yapsın? Daha çok, -nereye yakın olursa olsun- hakimin kişisel tasarrufu ve mevzuattaki boşluklarla ilgili olmalı.
-Hizmetle bağlantılı polisler, eylemcilerin çadırlarını yakarak ve Gezi eylemlerine sert müdahale ederek eylemlerin büyümesini sağladı.
O çadırların yakılması büyük bir yanlıştı. Fakat, çadırları polisler yakmamıştı. Demek ki bilgi edinmeyenler zan ediniyor.
-Cemaat Mısır’daki darbeye karşı çıkmıyor.
Bu da yersiz. Benim bildiğim cemaatte, darbeye karşı çıkmayacak bir kimse yok. Mamafih, cemaate yakın olduğu varsayılan bazı gazetelerde, darbeden ziyade Mursi’yi sorgulayan yazılar çıktı. Bu yazıların cemaatin tutumu olarak görülmesi insafa uygun değildir.
-Alternatif iktidara giden yol Pensilvanya’dan geçer. İktidara alternatif arayanlar gidip Gülen ile görüşüyor.
Evet, cemaatle hükümet arasındaki muhtemel bir ihtilafa yatırım yapanlar, ihtilaf ihtimalini bir nimet olarak görenler var. Bunlardan bazıları Gülen’i ziyaret etmiş de olabilir. Ama, hiçbirinin, Hocaefendi’nin huzurunda böyle bir bahis açmasına ihtimal vermem. Hayal kurmuş olabilirler.
-Hizmet, bürokrasi üzerinden vesayet kurmak ve iktidara ortak olmak istiyor.
Sivil kuruluşların varlık sebebi, temsil ettikleri toplulukların, çevrelerin ve mümkünse bütün toplumun çıkarlarını hükümetler nezdinde korumaya çalışmaktır. Bu boyuttaki faaliyetlerin kimse tarafından yadırganacağını düşünmüyorum. Yani, varsa, böyle faaliyetler, ‘vesayet kurmak’ veya ‘iktidara ortak olmak istemek’ olarak yorumlanmaz.
Vakfın beyanına göre, hareket, daha fazlasını da istemiyor. İstemiyorsa, sorun yoktur herhalde.
-Hizmet, Kürt sorununun çözümü sürecine karşı.
Ben, Türkiye’de herhangi bir insaf sahibi insanın veya topluluğun, Kürt sorununun çözümüne karşı olacağını zannetmiyorum. Hizmet’in de buna mugayir bir fiiline şahit olmadım.
-Hizmet 7 Şubat’ta Başbakan’ı tutuklayacaktı.
Bu iddiayı da, Vakfın açıklaması vesilesiyle işitmiş olduk. Gerçekten de asılsız bir iddia. Bu iddiayı, şu şekilde söylemek de doğru olmaz: Hizmet, 7 Şubat’ta MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı tutuklayacaktı.
Bir savcı, bunu yapmaya teşebbüs etmiş olabilir. Ama, bu teşebbüsün bir ‘hizmet faaliyeti’ olduğunu düşünmek, -düşünce kime ait olursa olsun- yanlıştır.
Bu teşebbüs, ancak adli veya idari bir ameliye olabilir. ‘Hizmet’, böyle ameliyelere Süreyya yıldızı kadar uzak, başka bir şeydir.
Adli ve idari tasarruflar ise, tıpkı hükümetlerin icraatları gibi, her türlü yoruma, her türlü eleştiriye açıktır.
-Hizmet, seçimlerde bazı parti ve kişiler ile ittifak yapacak.
Hizmet hareketinin böyle bir şey yapacağını zannetmiyorum. Ama, -fukahanın kullandığı tabirle- yaparsa da hiç bir şey lazım gelmez.
-Ayağa düşmüş ve Hükümet tarafından inanıldığına da hiç ihtimal vermediğimiz bir başka iddia ise ‘Başbakan’ın odasına böceği Hizmet’e yakın çevreler koydu’ iddiasıdır.
Vakfın verdiği cevap, hizmet hareketinin, böcek, dinleme, gibi çirkin işlerden hoşlanmadığını gösteriyor. Bence de, böyle fiiller ‘hizmet’le bağdaştırılamaz.
-Fethullah Gülen neden Türkiye’ye dönmüyor? ABD’de olduğu için ABD etkisinde.
Fesübhanallah! Hocaefendi’nin nerede ikamet edeceği, tamamen kendisinin tercihidir. Bir kimsenin ABD’de olması, ABD’nin etkisinde olduğunu göstermez. ABD’de olmaması da, ABD’nin etkisinde olmadığını göstermez. Böyle yargılar, hiç bir değer taşımaz.
Bunlar, elbette, benim ilk bakışta yapıverdiğim anlık değerlendirmeler. Bence, bu gibi iddiaların sağda solda gezmesi ‘ihtilafa yatırım yapanlar’ın işine yarar.
Doğru olan, bir sorun görülüyorsa, o sorunun, aracısız, tefecisiz, faizsiz, ele alınıp halledilmesidir.