Değerli Star Gazetesi okurları merhaba! Bugün, Açık Görüş'te başlayan yazarlık serüvenimin Star Gazetesi köşe yazarlığına dönüştüğü anlamlı bir gün. Bildiğiniz üzere bir hukukçu olarak güncel meselelerin ve "ana gündem" dışında kalan sorunların hukuki yönünü yazmaya çalışıyorum. Bundan böyle her çarşamba ve cumartesi sizlerle Star Gazetesi'ndeki köşemde bu konulara değinmeye devam edeceğim. "Sizlerle" diyorum, zira bu ilk yazıdan itibaren okurlarımızdan yaşadıkları sorunları aktarmalarını, ulaşmalarını istirham ediyorum ki gerçek gündemimize daha çok değinebilelim. Bu vesileyle bu konuları yazmaya teşvik eden Sayın Tarık Tufan ile bana bu imkânı sağlayan Sayın Hale Kaplan, Sayın İbrahim Güneş ve Sayın Nuh Albayrak'a ve kıymetli TürkMedya yönetimine teşekkür ederek başlamak istiyorum.
***Evet, son günlerin en çok konuşulan konusu kiracı ve mülk sahibi ilişkilerine getirilen yeni uygulama: Kira Arabuluculuğu. Sürecin işleyişi çok basit. Dava açmak isteyen taraf öncelikle karşı tarafla bir masada oturmak ve çözümü konuşmak zorunda. Buradaki amaç çok net. Taraflar bir araya gelsin ve yüzleşsin. Bu yüzleşme hem sorunla hem de kendileri ile olacak pek tabi. Arabuluculuk bir "alternatif çözüm yolu". Yargıya bir alternatif. Dünyanın hiçbir yerinde yargıya alternatif çözüm yolları yüzde yüz başarılı olmamıştır. Olması da beklenmez. Burada beklenti yargıya gelecek yükü azaltmaktır.
Arabuluculuğun mahiyeti tam anlaşılamayınca ortaya türlü türlü iddialar atılıyor. Ortaya atılan bir yaklaşım var ki çok ilginç. Kira arabuluculuğunun dava sürecini geciktirmek için ortaya atıldığı söyleniyor. Bilindiği üzere arabuluculuk süresi üç hafta. Bir haftalık da ek süresi var yani toplam bir ay. Şayet iddiayı doğru(!) kabul edersek hükümetin tüm çabası dosyaların sadece bir ay geç açılması için. Oysa yıllık ortalama seksen beş bin kira uyuşmazlığı yargıya intikal ediyor. Çok önce başlayan "zorunlu arabuluculuk" sisteminin uygulamasında şu ana kadar ortalama %52'lik bir başarı var. Taraflar bir araya gelirse yıllık 40 bin dosyanın dava yoluna gitmeden çözülmesi mümkün olacak. Bu da davaya intikal etmiş uyuşmazlıkların yargıdaki sürecini kısaltacak. Arabuluculukta anlaşılan sorunları ise bir daha gündeme getirmeden çözmüş olacak. Eleştirmek ve eleştirilmek iyidir ancak biraz da mantıklı olması gerekiyor değil mi?
Bir başka hatalı bakış açısı ise "arabulucu yıllardır birbiri ile uğraşan kiracı ve mülk sahibini nasıl uzlaştıracak ki!" biçiminde cümle ile özetlenebilir. Öncelikle arabulucu karar verme merci değil. Bu süreçte kararı taraflar verecek. Anlaşırlar veya anlaşmazlar bu onların bileceği şey! Ama birbirlerini iyi anlamaları gerekiyor. İşte bu noktada arabulucu devreye girecek. Yargı süresinin uzunluğu, davanın kaybedilme olasılığı, sözleşmenin süresi, tahliye koşullarının olup oluşmadığı noktasında birtakım sorular sorarak tarafların birbirini anlamasını sağlayacak. Taraflar niyetlerini gerçekten ortaya koyduktan sonra uzlaşılamayacak bir şey yok. Yeter ki o güven tesis edilsin! Bugün tüm kiracılar kanuni limitin üstünde kira zammı yapmaya hazır. Sorun nereden çıkıyor? Mülk sahibinin fahiş talebinde. Ya da kiracı bilse ki mülk sahibinin gerçekten ihtiyacı var makul sürede boşaltacak evi. Yapacağı taşınma masraflarının karşılanması ve belirli bir süre daha "düşük kira" ile oturmak kaydı ile birçok kiracı taşınmayı düşünebilir. Ortada bir yargılama olmadığı için anlaşmak daha kolay.
Son olarak tarafların mutlaka masaya oturması önemli. Zira taraflardan biri görüşmeye katılmamışsa yargılama giderini ödemek zorunda kalacak. Görüşmeye katılmak, karşı tarafı makul ölçüde dinlemek ve çözüme ulaşmak mümkün. İlk elden ortaya çıkan itirazların pek çoğu yersiz. Arabuluculuktaki çözüm yargıdan farklı. Yargıda kararı hâkim verirken, arabuluculukta kararı taraflar veriyor. Bu da sorunun kriminalize olmasını önlüyor, sorunu kökten yok ediyor. Önceki sorunlarda olumlu sonuçlar verdi arabuluculuk, kira sorununun çözümüne de katkı sunacak, eminim. Sonuçları neler getirecek altı ay sonunda göreceğiz.