Üretim anlamlıdır, ekonomide en önemli şeydir.
Aklı başında herkes, üstelik iktisatçı ise, üretimi destekler, üretim büyüme demektir, zenginlik demektir, adalet demektir, disiplin demektir, en nihai analizde de daha adil bölüşüm demektir, üretim zengini ülkelerde gelir bölüşümü de fakir ya da orta gelirli ülkelerden daha kabul edilebilirdir.
Bu açılardan Türkiye’nin yerli araba üretme projesi çok olumlu bir projedir, aklı başında herkes böyle bir projenin arkasında durur.
Ancak, Türkiye’nin yerli araba üretme projesinin arkasında durmak başka şeydir, bu projeye kamu parası aktarmayı desteklemek başka şeydir.
Yerli araba üretelim ama bu projeyi, araştırma-geliştirme konuları dışında, kamu parası kullanmadan hayata geçirelim.
Türkiye artık bir trilyon dolarlık bir ekonomi olma yolundadır ve bu düzey bazı kavramların yerli yerinde kullanılmasını, tartışmaların da doğru bir eksende yapılmasını zorunlu kılmaktadır.
Temel ve vazgeçilmez, vazgeçildiği anda da yasal kurumsal yolsuzluğun zirve yapacağı ilke şudur: Kamu parası kamu hizmeti içindir ve sadece kamu hizmeti için kullanılabilir, kamu parası ile finanse edilen hizmetler de tanım gereği kamu hizmetleridir.
Araba üretimi bir kamu hizmeti değildir ve bu temel nedenden de bu üretim için kamu parası kullanamazsınız.
Araba üretimi için kamu parası kullanacaksanız, televizyoncunun, bisikletçinin, patatescinin ne günahı vardır?
Bu ayırımı ancak yeni teknoloji geliştirme meşru kılabilir ama birilerinin de vergi mükellefini bizim araba üreticisinin Audi’den, BMW’den, Mercedes’ten daha farklı bir teknoloji kullanacağına ikna etmesi gerekmektedir.
Araba üretiminde yeni bir teknoloji geliştirecek iseniz, yani gerçek anlamıyla araştırma-geliştirme harcaması yapacak iseniz, ancak bu harcamalar kamu hizmeti niteliğinde görülebilir zira araştırma demek kamu hizmeti demektir, kamu parası ile finansmanı meşrudur, doğrudur.
“Teknolojik dışsallık” diye bir kavram vardır, anlamı da bir sektörde kullanılan, üretilen teknolojinin başka sektörlerde de üretimi arttırması, maliyetleri düşürmesi demektir.
2014 dünyasında ülkemizde üretilecek bir yerli arabanın kamu parası ile desteklenmesi için bu üretimin teknolojik dışsallık içermesi ŞARTTIR.
Devletin de, şayet yerli arabaya kamu parası aktaracak ise, bu sektörün, yerli araba üretiminin nasıl bir teknolojik dışsallık içerdiğini bana, bize, tüm vergi ödeyenlere anlatması iktiza eder.
Yerli araba üretelim, çok ama çok sevinirim ama bu üretim kamu parası olmadan, dışa açık bir rekabetçi piyasada gerçekleşmelidir.
Yerli araba üreticisi açık ya da örtük korumacılık isteyecek ise yerli araba üretimi Türkiye’yi en azından yirmi sene geri götürür, bunu hatırlatmak da benim bir görevimdir.
Türkiye kamu parası ile destekleyeceği bir sektörde üretim yapmak istiyorsa bu sektör eski ekonominin, araba gibi, bir sektörü olmamalıdır.
Neden yeni teknoloji sektöründe bir üretim denemesini kamu parası ile desteklemeyelim çünkü yeni teknoloji sektörü teknolojik dışsallık içerir, bu sektörde geliştirilecek her teknoloji yaklaşık her sektörde kullanılacaktır, faydası çok yaygın olacaktır.
Ayrıca, Türkiye’nin AB ile gerçekleştirilen gümrük birliğinden kaynaklanan mükellefiyetleri mevcuttur, yerli araba sevdası uğruna gümrük birliğinden vazgeçmeye kalkmak Türkiye için büyük bir yıkım olur.
Türkiye’nin hızlı büyüyen ekonomisinin üreteceği yüksek cari açığı kalıcı olarak finanse etmesinin yegane yolu da gümrük birliği sürecinde AB pazarına üretim yapacak doğrudan yabancı sermaye yatırımı çekmesidir.
Recaizade Mahmud Ekrem’in Araba Sevdası romanından yaklaşık yüz yirmi sene sonra yeni bir araba sevdası komedisi yaşamayalım, Bihruz Bey’ler yaratmayalım lütfen.