F.Bahçe kendini sorunlu ve zorunlu görmediği için, ara transfere sıcak bakmadı. Oysa Fernandao ve Van Persie varlığına rağmen, bir santrafor alternatifine daha sahip olmalıydı. Çünkü mevcut ikisi, ancak top ayaklarına geldiğinde aktif olmaya çalışıyor. Yırtıcı, delici, şaşırtıcı, arayıcı değiller. Yaratıcılıkları dar. Bu açıdan bakıldığında bir ara transfer yapabilirdi.
G.Saray’ın durumu başka. Liderden 11 puan geride kalmanın acısı içinde kıvranırken, hiçbir olumsuzluk yokmuş gibi 2. yarıya başlayamazdı. Kasımpaşa’dan alınan Donk, hem göz dolduracak hem iş yapacak kıvamda biri. Her türlü pozisyona karşı belirgin bir soğukkanlılığı var. Molde’den gelen Linnes, Norveç milli takımında 56 kez sol bek oynadı ama, G.Saray’a sağ bek diye alındı. Fakat Akhisar karşısında sağ açık gibi oynadı. “Nedir bu kargaşa” derseniz, Denizli “Linnes her mevkide oynayabilen birisi” diye açıklıyor. Doğrudur. 40 gündür maç oynamamış Norveçli; bu haldeyken bile göz dolduruyorsa, iş görecek demektir.
Beşiktaş’ın (Tolga Zengin’in kırılgan yapısından kaynaklanan) bir kaleci sıkıntısı vardı. Dnipro’dan gelen Ukraynalı Boyko, Avrupa Kupası finalindeki müthiş yakın kafa şutunu kurtarışıyla ün yaptı. İyi bir kaleci olduğunda şüphe yok.
Spartak Moskova’dan gelen Ermeni asıllı Aras Özbiliz, “Şapkadan çıkacak tavşan” değilse, bu abra kadabra işi baş ağrıtır. Ne olduğu meçhul!
Trabzonspor ise mirasyedi misali yaptığı savruk transferlerin acısıyla, sütten ağzı yandı. Şimdi ayranı üfleyerek içmeye çalışıyor. Hami Mandıralı, 2013 yılında 16 maçlık başarısız geçen ilk serüveninden sonra, şansını yeniden zorluyor. Sanki çıkmaz sokakta kavşak arayacak gibi.
Bence 1,5 yılı zor tamamlar.