Bir rapor hazırladı. Rapor değişikliğe uğrayacak belli ki... Ama kendisini raportörden çok sömürge valisi yerine koymuş olacak ki, kalkıp teftişe gidiyor.
Ankara’yı bypass eder gibi. Bileti direk Diyarbakır’a...
Avrupa Parlamentosu raportörü Kati Piri’den söz ediyorum.
Bu kez çizmeyi aşmış görünüyor.
Piri’ye çok sert bir yanıt bizzat Avrupa Birliği Bakanı Volkan Bozkır’dan geldi. Bozkır, Piri’nin bu girişimiyle tarafsızlığını yitirdiğini ve Ankara’da görüşecek muhatap bulamayacağını belirtti açıklamasında.
Diyarbakır’a giderek, PKK’ya yakın çevrelerle buluşması, PKK’nın oluşturmaya çalıştığı algıya hizmet etmesi hatta var olan yangına benzin dökmesi Avrupa Parlamentosu’na üye bir isimden çok, HDP’den PKK’ya kayan bir siyasetçiye benzemeye başladığını gösteriyor. Kati Piri’nin tweetlerini, yazılarını hatta raporunu okuyunca bir an duracağı ve HDP’li Emine Ayna’nın yaptığı “siyaset kurumlarından umudum kalmadı. Siyasetten çekiliyorum” açıklamasına benzer bir çıkış yapacağı hissine kapılıyorum.
Türkiye ve çevresindeki gergin politik ortama olumlu bir katkı sunmak isteyen ya da olumlu katkıyı bırakın, mevcut resmi doğru göstermek isteyen bir isim sadece Diyarbakır’a mı gider?
PKK’nın öldürdüğü bir tek kişinin ailesini ziyaret etti mi AP Raportörü?
Hendekleri kınadı mı?
Özyönetim açıklamalarıyla ilgili çağrısı oldu mu?
PKK’nın, bölgedeki masum insanları bırakın, HDP’nin dahi üzerinde baskı kurma çabasını gördü mü?
Ankara’da 28 kişinin katledildiği saldırıyla ilgili bir ziyarette bulundu mu?
Gidişatı Kürtlerin hayrına mı görüyor, Kati Piri?
Brüksel’de mesaisinin kaçta kaçını PKK ve paralel yapı mensuplarından bilgi alarak geçiriyor, merak ediyorum.
Kısa süreli Türkiye raportörlüğüyle hızlı bir şekilde “lame duck” yani “topal ördek” unvanını kazanmış görünüyor AP raportörü.