TBMM, haftanın en canlı ve hareketli anlarını salı günleri yaşar. Partilerin grup toplantıları, meclisin dolup taşması demektir. Mecliste işi olanlar salı günlerini tercih ederler, çünkü aradıkları kişiler, ister milletvekili olsun ister başka bir kişi o gün meclistedir. Hele şu sıralar, mahalli seçimlerin de yaklaşıyor olmasıyla trafik bir hayli yoğunlaşmış durumda.
AK Parti Grup Toplantısı her zaman büyük bir kitleyle gerçekleşir. Anadolu’dan gelen il ve ilçe yönetimleri toplantıdan çok önce salondaki yerlerini alırlar. Sivil toplum örgütleri için AK Parti Grup toplantısı çok caziptir, zira taleplerinden olmasa bile varlıklarından siyasilerin haberdar olması önemlidir. Talepleri iletmek ikinci bir adım gerektirir.
Başbakandan önce milletvekilleri ve bakanlar yerlerini alırlar. İşte bu sırada, il ve ilçe teşkilatlarından gelenler, kendi illerinin milletvekilini veya bakanını görünce, varlıklarını belli etmek için, il ya da ilçelerinin o milletvekili ya da bakanla gurur duyduklarını koro halinde haykırırlar. Zaman zaman korolar birbirini bastırsa da haykırış durmaz.
Başbakanın gruba gelişi coşkunun zirve yaptığı anı işaret eder. Grup Başkan Vekilleri eşliğinde milletvekillerini ve diğer katılımcıları selamladıktan sonra yerini alır ve toplantı başlar. Son Grup Toplantısında Başbakan Tayyip Erdoğan önce bir rekordan söz etti. Çok partili dönemde kesintisiz Başbakanlık yapma rekoru... Menderes’in 10 yıl 5 günlük rekorunu Tayyip Erdoğan geride bıraktı. Toplantının iki ana konusu vardı. Bunlardan birincisi Başbakan Erdoğan’ın, Çanakkale Savaşları’nın yıldönümü vesilesiyle dile getirdiği duyguları, ikincisi ise çözüm sürecine ilişkin düşünceleriydi.
Başbakan Erdoğan ‘Çanakkale ruhunu’ çok önemsiyor ve haklı olarak genç nesillerin bu ruha sahip olması için gayret sarf ediyor. Başbakan Erdoğan “12 Mart 1921’de İstiklal Marşı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde okundu ve milli marşımız olarak kabul edildi” dedikten sonra sözlerini şöyle sürdürdü: “Daha ilk mısrasının ardından, yani ‘Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen alsancak’ mısrasının adından Genel Kurul’da şiddetli bir alkış kopmuş, İstiklal Marşı’nın her kıtası alkışlarla kesilmiş, bazı kıtaların ardından ‘İnşallah’ sedaları yükselmişti, son mısra okununca meclis, şiiri dakikalarca ayakta alkışlamıştı.” İşte bu sözlerin ardından bütün AK Parti Grubu ve katılımcılar ayağa kalktılar ve başta Başbakan olmak üzere dakikalarca alkış tuttular. Başbakan daha sonra İstiklal Marşı’nın son dört kıtasını okudu ve grup yine dakikalarca ayakta alkıştan kendini alamadı.
Başbakan çözüm sürecine ilişkin konuşurken salondaki dikkat zirve yaptı. Herkeste bir umut, bir kararlılık arayışı vardı. Başbakan bundan fazlasını sundu. Şöyle dedi: “Bu ülkenin annelerine sözümüz var. Bedeli ne olursa olsun çözeceğiz. Dedim ya, baldıran zehri de olsa içeceğiz, ama bu meseleyi çözeceğiz. Dün ziyaret ettiğimiz, huzurlarında ruhlarına Fatiha okuduğumuz Çanakkale şehitlerine sözümüz var. Allah’ın izniyle o sözü tutacağız. Allah’ın izni, milletimizin hayır duasıyla, bu siyasi Kürtçülük meselesini gündemden çıkarmak için var gücümüzle mücadele edeceğiz. Mart ayı düşen cemrelerle, ısınan havayla, yeniden dirilen tabiatla baharın, dirilişin, uyanışın, evet umudun da ayıdır. 21 Mart’ın, yani Nevruz’un bu coşkuyla, bu heyecanla, bu umutla kutlanmasını canı gönülden arzu ediyoruz. Biz diyoruz ki bu Nevruz umut olsun, bu Nevruz çözüm sürecine adeta bir tohumlama olsun. Bu Nevruz gülen yüzlerin arttığı, adeta zirve yaptığı bir Nevruz olsun. Bütün bu coğrafyada her yönüyle baharın müjdecisi olan Nevruz’un tahriklere ve çatışmalara değil dayanışmaya, coşkuya, umuda ve kardeşliğe kapı aralayan bir gün olarak kutlanmasını diliyoruz. Ülkemin, aziz milletimin, bütün coğrafyamızın Nevruzunu da yürekten tebrik ediyorum.”
Sizce Başbakan’ın ‘Nevruz umut olsun’ çağrısı yerini buldu mu?..