Hep minik bedenlerle yansıdı Gazze dünya kamuoyuna. Aslında pek de yansıyamadı... Gözler kör, kulaklar sağır kaldı minik bedenlerin parça parça edilmesine... Çocuklar yansıdı Gazze’den gelen karelerde... Koşan oynayan değil, ölüme yenik düşmüş çocuklar...
Bir sahilde korkuya inat oynayan dört çocuğun bombalarla katledilmesi, son İsrail saldırganlığının fotoğrafı oldu. “Çekilin vuracağız,” çağrısı yapan İsrail, ağır silahlarla, kimyasalın yakan kokusuyla saldırdı. Türkiye dışında “dur” diyen olmadı. Arkasına aldığı “büyük” devletlerle faşizmin kitabını yeniden yazdı, vicdan bırakmadı Batı dünyasında.
İsrail, Müslüman dünyasının ilk kıblesi Mescid-i Aksa’yı buruk bıraktı Ramazan ayında. İftar sofraları ıssız kaldı. Çünkü Mescid-i Aksa kapısında bekleyen silahlı İsrail askerleri karar verdi kimin Allah’ın en kutsal evlerinden birine girip giremeyeceğine. Filistinliler Mescid-i Aksa’nın avlusuna dahi giremedi... Bütün Müslüman dünyasının yükünü Filistinlilerin, Gazze’lilerin sırtına yükledi.
Nazi utancının kompleksiyle katliama destek açıklaması geldi Almanya’dan. Almanya Başbakanı Angela Merkel, “safımız İsrail’dir” buyurdu. ABD ve İngiltere’den kara harekatının başlamasının hemen ardından gelen açıklamaların özeti ise, “Öldür ama dikkatli öldür,” oldu!
Uluslararası kanallarda yapılan nafile aramalar da bir başka hayal kırıklığı oldu. Kara harekatından birkaç saat önce düşen Malezya uçağında kaç tane Batılı ülke vatandaşı vardı? Yanıtı son dakikalarla aranan soru buydu uluslararası kanallarda. Gazze’ye Perşembe gecesi başlayan kara harekatı ve sayısı hızla artan kayıplar ancak sabaha karşı “fazla büyütülmeyen” bir haber oldu.
Bundan güç aldı Yahudi devleti ve kara harekatının kapsamını genişleteceğini açıkladı İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu. Çünkü kimse “dur” demedi... “Öldür ama dikkatli öldür” dendi Netanyahu’ya...
İsrail’in Haaretz gazetesinde okudum. Bir İsrailli, tarihçi Zeev Sternhell yazmış...
Siyonistlerin, kendi topraklarında başka bir milletin yaşamasından duydukları rahatsızlığı. İsrail’in gücünü bu körlükten aldığını. Bu körlük olmazsa İsrail’de siyasetin felç olacağını. Nokta!
Çocuklar ah Gazzeli çocuklar...
Kendileri can veren, katledilen ana babalarının ardından sessiz ağıtlarla birden büyüyen Gazzeli çocuklar.
Diplomatik dengelerin hesaplarının yapıldığı, insani bütün değerlerin ayaklar altına alındığı günümüzde bir vicdan hareketi kaçınılmaz hale geldi. İşaret fişeğini doğal olarak Türkiye’nin atacağı bir vicdan hareketi. Türkiye, çünkü, Gazze katliamına tartışmasız, hesap gözetmeksizin tek tepki gösteren ülke Türkiye. Bu vicdana hem sokaklarıyla, hem de siyaset zemininde sahip olan tek ülke Türkiye...
Ve Türkiye’nin kadınları...
Türkiye’deki anneler...
Gazze için vicdan hareketi başlatmanın vaktidir.