Psikolojik hizmet almak için başvuran kişilerin bir kısmı çocukluklarında anne babalarıyla ilgili travmatik anılar anlatır. Anne babaların yaptığı, çocuk yetiştirmede kırmızı kartlık hareketler de diyebileceğimiz bu hatalar, çocuklarımızda psikolojik hasara hatta hastalığa sebep olabilir.
Şimdi size özellikle anne veya babanın ya da her ikisinin yoğun çalışmalarından dolayı yapabildikleri kırmızı kartlık hatalardan örnekler vereyim.
Çocuğun anne ve babadan uzakta büyütülmesi
Erişkin dönemde çocukluk ile ilgili anlatılan travmatik anılardan biri çalışan anne babanın çocuklarını kendi çalıştıkları yere götürmeyip geride bırakmasıdır. Bu türden bir öykü anlatayım:
“Annem ve babam Almanya’da işçiydi. Annem çalışırken bana bakamadığı için beni Türkiye’de anneanneme bıraktı. Kendimi terk edilmiş gibi hissettim. Çocukluğumun ana duygusu anne ve babamın beni istemediği duygusuydu.”
Çocuk anne ve babaya aittir. Onların yerine bir başkası geçmemelidir. Anne ve babadan uzak olmak çocukta terk edilmişlik duygusu yaratır. Anne babanın zorunluluklardan dolayı başka şehir ve ülkeye gitmesi durumunda çocukları geride bırakmak yanlış. Bu hata en sık Almancılarda oluyor. Annenin de çalıştığı durumlarda çocukların Türkiye’de nene ve dedelere bırakılması yanlış. Sonuç olarak; anne ve baba nereye giderlerse çocuklarını da götürmeli onları arkada bırakmamalıdır.
Çocukları anneanne/babaanneye büyüttürmek
Erişkin dönemde çocukluk ile ilgili anlatılan travmatik anılardan biri çocukları anneanneye/babaanneye büyüttürmektir. Bu türden bir öykü anlatayım:
“Annem ve babam çalışıyordu. Bana anneannem kendi evinde baktı, annem babam hafta sonları gelirlerdi. 6 yaşına kadar anneanneyi annem sanıyordum. Annem ve babam eve gelen misafirler gibiydi.”
Anne ve baba aynı şehir ve evde olsalar bile çocuklardan birinci derecede sorumludurlar. Nene ve dede, anne ve babanın yerine geçmemelidir. Eğer nene ve dedeler, anne ve baba yerine geçerse çocuk anne babaya yabancılaşır.
Anne veya babanın evden uzun süre uzak kalması
Erişkin dönemde çocukluk ile ilgili anlatılan travmatik anılardan biri de anne veya babanın evden uzun süre evden uzak kalmasıdır. Bu türden bir öykü anlatayım:
“Babam işi gereği uzun süreli şehir dışında olurdu. 15-20 günde bir eve gelir bir iki gün evde kalırdı. Bu hal neredeyse tüm çocukluğum boyunca sürdü. Mahalledeki çocuklarla sokakta oynarken akşam babaları gelince onunla buluşur, eve beraber giderlerdi. Onların bu haline çok imrenirdim. Hep benim babam niye gelmiyor diye sorardım.”
Çocukların anne ve babadan uzun süre ayrı kalması duygusal yoksunluğa sebep olur. Anlattığım örnekte kişi baba özlemi ile zihnini bölmüş, bu hal erişkin hayatında da etki eden bir faktöre dönmüştü.
Çocuğun özel aktivitelerine anne-babanın katılmaması
Erişkin dönemde çocukluk ile ilgili anlatılan travmatik anılardan birisi de çocuğun aktivitelerine anne veya babanın katılmamasıdır. Bu türden bir öykü anlatayım:
“Ortaokul birinci sınıfta orkestraya girdim. Şimdiye kadar 18 tane konserimiz oldu. Babam bu konserlerden sadece birine katıldı. Babamın umurunda değilim diye düşünürdüm. Şimdilerde babama yakınlık hissetmiyorum. Şimdi beni onu aramamakla suçluyor.”
Çok meşgul anne babaların yaptığı bu kırmızı kartlık hareket de örnekteki gibi anne/baba çocuk ilişkisinin kalıcı bozulmasına neden olabilir. Çocukların dünyasında önemli olan şeyleri fark edemeyip, önemini anlayamamak büyük bir hata olur.