Türkiye, ömrü uzun olmayacak bir anlaşmaya imza attı. Müneccim değilim, gaibten de haber almıyorum, sadece medeniyetler tarihi olan Peygamberlerin (Aleyhimüsselâm) hayatlarını okumuş biri olarak anlaşmanın uzun sürmeyeceğini düşünüyorum...
Filistin’i işgal eden, dünyadaki terörün müsebbibi İsrail’le, 6 yıl gibi uzun bir sürede yapılan görüşmeler neticesinde ortak bir anlaşma metnine imzalar atıldı.
2010 senesinde, ablukaya alıp açlığa mahkûm ettiği Gazze’ye yardım götürmek için Türkiye’den yolan çıkan Mavi Marmara gemisine, uluslararası sularda uluslararası hukuka aykırı olarak saldıran İsrail 10 kardeşimizi katletmişti. Katliamın ardından Türkiye diplomatik ilişkilerini askıya almıştı. Başta İsrail ve ABD olmak üzere beynelmilel statükonun baskılarına rağmen Türkiye, diplomatik ilişkilerin tekrar başlaması için öne sürdüğü şartlar kabul edilmeden masaya oturmayacağını söyledi ve 6 yıl boyunca da bu kararlığından vazgeçmedi.
Pazartesi günü aynı saatte Türkiye’de Başbakan Binali Yıldırım, İsrail’de de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu mutâbık kalınan anlaşmanın maddelerini açıkladı. Yıldırım anlaşma maddelerini açıklarken oldukça rahatken, Netanyahu ise yiğitliğe leke sürdürmemenin derdindeydi. Niçin bu hâletiruhiye içinde olduğu, anlaşma maddelerinin açıklanmasının ardından İsrail basınında anlaşma aleyhine çıkan haberlerden anlaşıldı.
Anladığım kadarıyla Türk hükûmetinin önceliği, ne olursa olsun Gazze’ye yardım ulaştırmak. Yardım anlaşmada var ama yardımların İsrail’in kontrolünden geçerek Filistinli kardeşlerimize ulaşacak olması düşündürücü. İsrail’den bahsediyoruz, işgal ettiği topraklarda çoluk çocuğu ölüme mahkûm eden İsrail’den! Yardımların ulaşıp ulaşmadığını kontrol edecek bir denetleme masası olacak mı, olacaksa burada Türkiye’nin sözü ne kadar geçecek? Bu soruların cevapları sadece Türk kamuoyuna değil, gözü Türkiye’de olan dünya mazlumlarına da verilmeli.
Başbakan Yıldırım, bu anlaşmayla Gazze’ye ambargonun büyük ölçüde kalktığını söyledi. Peki tamamen ne zaman kalkacak. Görüşmelerde bu konuşuldu mu? Yardımlar, İsrail’in işgal ettiği topraklarda kurduğu Aşdod Limanı’na değil de direk Gazze’ye hangi aşamadan sonra götürülecek? Cevapsız iki soru daha...
İsrail’in Mavi Marmara’da yaptığı katliam sonrası “Ak Parti İsrail’le aramızı bozdu, ülkeyi batıracaklar” diyenler şimdi de “Ak Parti İsrail’le anlaştı” diye yaygara yapıp psikolojik savaş yürütenlere karşı, yukarıdaki sorular ve “anlaşma sağlandı” açıklamasının ardından kamuoyunun kalbine yağan sorulara, hiçbir kuşkuya mahal bırakılmadan cevaplandırılmalı. Mevzûubahis İsrail olunca tedirgin olmak, kuşkucu olmak gayet insanî duygular.
Tedirgin olunmayacak husus ise Türkiye artık eski Türkiye değil. Bu saatten sonra beynelmilel statükoya boyun eğecek bir Türkiye yok. Yeter ki “Açılım süreci”nde yapılan yanlışlar İsrail’e karşı da yapılmasın. Anlaşma bozulmasın diye HDP/PKK’ya verilen tavizlerin acı neticelerini beraber yaşadık. Allah’tan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan son anda müdahale etti de...
İmzalar sadece mutâbık kalınan metinde geçen hususlara atılmadığını biliyoruz. Bu imzaların bir de perde arkası var. Türkiye kendi hesabını gözetirken İsrail’in çevireceği dalavereleri de, bir kedinin fare deliğini gözetlemesindeki dikkatle gözetlemeli.
Açılım sürecinde Anlaşma ile anlaşma arasında bir ünlem var. İsrail’le aramızda hep ünlemli anlaşma olmalı; ünlemsiz olan yapılmış olsa bile.
Anlaşma...
Anlaşma!..