Başbakanın taziye mesajı sadece duygusal bir ifade sayılmamalıdır. Gerçi acıma duygusu önemli bir yer kaplıyor ama akılcı bir davranış olduğu unutulmamalıdır. Kitlelerin kimlikleri doğduğu zaman bellidir. Yani hangi soydan geldiği, hangi dine mensup olduğu bellidir. Bu durum o insanı bazılarından soy ve din açısından farklı kılar. Nedense bu farklılık bazen düşmanlığa dönüşür ve hiçbir neden yokken bunlar düşman haline gelirler. Burada benim ilgimin dışında ama merak ettiğim bir sebep vardır. Geçmişte insanlar mensup olacakları dini kendileri seçmediler. Yönetim siyasi sebeplerle bir dini seçti ve böylece karşı tarafa yönelik ciddi bir düşmanlığı kullanabilir hale geldi. İnsanlar karşı tarafla savaşırken ebedi varlıkları için gerekeni yaptıklarını düşündüler. Aynı tarafta olup başka bir dine inanmak söz konusu olamazdı. Soyları da doğumda belli oluyordu ve değiştirmek mümkün değildi. Yönetici güç bu farklılıktan güç kazanıyordu ve bunun korunması için kurallar koyuyordu.
Soy farklılıkları sadece düşmanlık yaratmıyordu. Her soydan insanları yönetenler kendi soylarının bazı özellikleri olduğunu söylüyor ve bununla üstünlük sağlamak istiyordu. Mesela Türkler askerlikte, Yahudiler para yönetiminde, Ermeniler zanaatta özellik sahibi sayılıyordu ve insanlar buna göre sınıflandırılıyordu. Bunlar doğru olabilir ama soyun bir özelliği değildir. İnsanlar eğitilirken çevrenin etkisinde kalırlar. Her kitle kendisi için önemli olanı öğrenir ve uygular. Bunlar doğruysa benim iktisatçı olmam anlamsızdır. Bu konuda hiç eğitim almamış bir Yahudi beni yönlendirebilir.
***
Ermeni tehciri olarak vasıflandırılan ve birçok Ermeni yurttaşımızın ölümüne sebep olan olaylar bizim yarattığımız sorunlar değildir. Dünyada etkin olan güçler rakiplerini iç savaşlarla zayıflatırlar ve bunun için kullandıkları en önemli şey ırk ve din farklılığıdır. Dış güçlerin ülkemize son zamanlarda yönelttiği Türk-Kürt çatışmasının sebebi budur. Ancak bu çatışmada sadece taraflardan birinin kullanıldığı doğru değildir. Bazen isyan etmesi planlanan gruba yönelik baskılar uygulanır ve karşı taraf sanki uykudan uyandırılır. Çatışma başlayınca isyancı gruba destek verilir ve çatışmaya ciddi bir sebep yaratılır.
Burada devletin planı isyan eden tarafın soy ve dinine karşı bir eylem yapıldığı düşüncesini aratmamak olmalıdır. Yani suç işleyenin kitlesel özelliği hem gerçekten hem de proje olarak tartışılıp, olay bir suç olmaktan çıkarılıp bir savunmaya dönüştürülmemelidir. Geçmişte Ermenilere yönelik cezalandırma sayılan eylemler bir soya yönelerek uygulandığı görüntüsü verince devletimiz suçlu sayılmıştır. Ailemizden biri, başkalarının teşviki ile suç işlerse cezalandırmak yerine olayı anlatmak gerekir. Ama bu süreçte suç işlenmişse cezalandırılır ve kanunlar uygulanır. Yoksa karşı taraf sayılan herkes cezalandırılmaz. Türkiye insanların soy ve din özelliğine göre tavır almamalı ve suçsuzun yanında, saldırganın karşısında olmalıdır. Çünkü artık İngiltere’nin çizdiği sınırlar içinde olmamalıyız. Bu sınırlar kalsın ama bizim insani sınırlarımızın daha güçlü olduğuna inanılsın. Taziye mesajı bunun delilidir.