Daha ara transfer sezonuna girmeden önce, Eskişehirsporlu Tarık Çamdal’ın transfer dedikoduları; (Hatta ne dedikodusu, fiilen ama el altından transferi) söz konusuydu. Her ara transferde, kulübüne danışmadan adam ayartma rezaletimiz ısrarla sürüyor. Bu yüzden, yaptığımızdan utanç duyma refleksimiz de kayboldu.
G.Saray’ıın centilmenliğe sığmayan girişimi, Beşiktaş’in kuralına uygun müdahalesi ile; durduruldu. Tarık, kulübüyle anlaşana gidecek. Bu da muhtemelen Kartal olur. En azından olması gerekir. Ama Tarık’ın el altından G.Saray’la görüşmesi ve hatta hiçbir geçerliği olmayan gayrıresmi anlaşma yapması; yeni kulübü Beşiktaş olması halinde, ileride başını çok ağrıtır... Taraftarlar; G.Saray’ın bir transferini engellemiş olmaktan dolayı önce haz alsalar da; zaman geçtikçe ya da işler iyi gitmedikçe, Tarık’tan ikili oynamanın bir şekilde hesabını sorarlar.
Daha önce yaşanmış bir yığın örnekte olduğu gibi; bu işten Tarık, G.Saray, Beşiktaş ve Eskişehirspor dahil; herkes zararlı çıkacaktır.
***
İşin bir de başka yönü var... Diyelim ki; Tarık’ın transferinde hiçbir etik kural ihlali yapılmadı, her şey prosedürlere uygun ve normal gerçekleşti. Bu sefer de başka sorunlar çıkar.
Anadolu’da anlık parlamalarla ön plana çıkanlar, İstanbul takımlarına geldiklerinde attan düşmüş gibi oluyorlar. Çoğu silinip gitti.
Neden?
Çünkü Anadolu’dayken takımına verdiği yeterli oluyordu ama; iş üç büyüklere geldiğinde yeteresiz kalıyorlar... Orta sıralarda kalmayı hedeflemiş takımlarla, şampiyonluğa kilitlenmiş takımlar arasında; en azından odaklanma farkı var. Bu farkın getirdiği eforu ustaca sarfetmek ve aşıladığı sorumluluğu yüklenmek gerek... Eskiden dört büyüklere karşı ölümüne oynayıp sükse yapmak kolay da; bu oyunu sürekliliğe bağlamak yetenekten önce disiplin ister. Türkiye’nin yetiştirdiği nadir teknik oyunculardan olan Yusuf Şimşek; “Denizli’den F.Bahçe’ye geldiğimde, tamam dedim iş bitti... Ama meğerse her şey sıfırdan yeni başlıyormuş?” itirafında bulunmuştu.
***
Yusuf gibi bir futbolcu bile, yeni düzene hazır gelmediği için; olması gerektiği kadar olamadı.
Ona gelene kadar; İstanbul nice yıldız ve yıldız adayını, bir çırpıda yuttu bitirdi. En son Sezer Öztürk örneğini gördünüz. Ne hallere düştü.
İstanbul kurtuluş değil, başlangıçtır.
Anlamayan gider!